Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yıkayıcı

İlgili Kelimeler:

ölü yıkayıcı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkama işini yapan kimse

Örnek:

1. Ölü yıkayıcısı.

1. Ölü yıkayıcısı.

2. sinema , sinema , sinema , sinema , Laboratuvarda filmlerin yıkama işini yöneten kimse


yıkayıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkayıcının yaptığı iş


yıkayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkama işi


yıkayıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkayıvermek işi


yıkayıvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak yıkamak

Örnek:

1. Yahu erenler! Şu senin gömlek çok kirlenmiş. Şunu bir yıkayıversen.

1. Yahu erenler! Şu senin gömlek çok kirlenmiş. Şunu bir yıkayıversen.


Telaffuz : yıkayı'vermek

yıkı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Harabe

Örnek:

1. Hazine boş, millet yoksul, ülke bir yıkılar yığını idi.

1. Hazine boş, millet yoksul, ülke bir yıkılar yığını idi.


yıkıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkmacı

Örnek:

1. Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde yaşayamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık.

1. Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde yaşayamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeyin zarar görmesine, bozulmasına, yok olmasına, ortadan kalkmasına yol açan, tahripkâr

Örnek:

1. O yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem verdi.

1. O yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem verdi.


yıkıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkıcı olma durumu


yıkık

İlgili Kelimeler:

yıkık dökük, yıkık yıprak

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yıkılmış olan, harap, viran

Örnek:

1. Yıkık evlerin boş kalmış pencerelerinden arkadaki yıldızlar görülüyordu.

1. Yıkık evlerin boş kalmış pencerelerinden arkadaki yıldızlar görülüyordu.


yıkık dökük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Harabeye benzeyen, harabeye dönmüş

Örnek:

1. Bu yıkık dökük binaların arasında böyle bir ağaç göreceğimi hiç ummazdım.

1. Bu yıkık dökük binaların arasında böyle bir ağaç göreceğimi hiç ummazdım.


yıkık yıprak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yıpranmış

Örnek:

1. Akrabaları da kuşkusuz ona yıkık yıprak bir çocukluk yaşatmışlardır.

1. Akrabaları da kuşkusuz ona yıkık yıprak bir çocukluk yaşatmışlardır.


yıkılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkılabilmek işi


yıkılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bir anda çatlayabiliriz, yıkılabiliriz.

1. Bir anda çatlayabiliriz, yıkılabiliriz.


yıkılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkılma işi

Örnek:

1. Alman denizinden Türk denizine doğru bir yıkılış, büyük bir yıkılış vardı.

1. Alman denizinden Türk denizine doğru bir yıkılış, büyük bir yıkılış vardı.


yıkılıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkılıvermek işi


yıkılıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın veya çabucak yıkılmak

Örnek:

1. Fazla konuşamadı, olduğu yere yıkılıverdi.

1. Fazla konuşamadı, olduğu yere yıkılıverdi.


Telaffuz : yıkılı'vermek

yıkılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkılmak işi

Örnek:

1. Duvarın yıkılması epey zaman aldı.

1. Duvarın yıkılması epey zaman aldı.


yıkılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak

2. Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek

Örnek:

1. Daha birçok yalılar da metruk, bakımsız bir hâlde çöküyor, yıkılıyor, yerinde yeller esiyor.

1. Daha birçok yalılar da metruk, bakımsız bir hâlde çöküyor, yıkılıyor, yerinde yeller esiyor.

3. Devrilmek, yığılmak

Örnek:

1. ... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler...

1. ... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler...

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok olmak, mahvolmak

Örnek:

1. Zira cehalet, bakımsızlık, menfaat yüzünden her gün millî varlığımızın bir parçası koparılmakta ve yıkılmaktadır.

1. Zira cehalet, bakımsızlık, menfaat yüzünden her gün millî varlığımızın bir parçası koparılmakta ve yıkılmaktadır.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yenilmek

7. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Yüklenmek

Örnek:

1. Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı.

1. Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı.


yıkım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkma işi

2. Yok olmaya sebep olabilecek şey, büyük zarar, felaket

Örnek:

1. Evin içinde günlük kokusu, papaz uluması bizim için yıkımdır.

1. Evin içinde günlük kokusu, papaz uluması bizim için yıkımdır.

3. tıp , tıp , tıp , tıp , Vücuda verilen çeşitli ilaçların yol açtığı zarar

4. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Yadımlama

5. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , İlaç veya metabolizma sonucu ortaya çıkan atık ürünün molekül düzeyinde beden sıvıları ile atılabilir duruma gelmesi


yıkım olmak
Anlamı:

1. büyük zarara yol açmak


yıkımcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapıları yıkma işini yapan kimse

Örnek:

1. Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi.

1. Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi.


yıkımcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkımcı olma durumu


yıkıntı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkılma, yıkım, mahvolma

2. Yıkılan bir şeyin parçaları, kalıntıları, enkaz

Örnek:

1. Ateşoğlu'nun evinin biraz ötesinde bir ev yıkıntısı keşfettim.

1. Ateşoğlu'nun evinin biraz ötesinde bir ev yıkıntısı keşfettim.

3. Virane

Örnek:

1. Yıkıntıların ortasında blok hâlinde yükselen yeni apartmanlara uzun uzun baktı.

1. Yıkıntıların ortasında blok hâlinde yükselen yeni apartmanlara uzun uzun baktı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ruhsal bakımdan yıkılma, yıkım, mahvolma

Örnek:

1. İkisi de Samim'deki yıkıntının nedenini gayet iyi biliyorlardı.

1. İkisi de Samim'deki yıkıntının nedenini gayet iyi biliyorlardı.


yıkıntı olmak
Anlamı:

1. birini çok zarara sokmak


yıkış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkma işi