1. isim , isim , isim , isim , Yıkmacı
1. Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde yaşayamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık.
1. Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde yaşayamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeyin zarar görmesine, bozulmasına, yok olmasına, ortadan kalkmasına yol açan, tahripkâr
1. O yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem verdi.
1. O yıkıcı bozgunun sebeplerini öğrenmeye büyük önem verdi.