92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çabucak veya ansızın yığmak
1. İçeride, penceresiz, dört köşe odanın içine otuz beş kişiyi yığıvermişler.
1. İçeride, penceresiz, dört köşe odanın içine otuz beş kişiyi yığıvermişler.
Telaffuz : yığı'vermek
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Önce duvarların örülüp sonra sütun, kiriş ve hasır betonların döküldüğü bina türü
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak
2. -i , -i , -i , -i , Biriktirmek
1. Herkes kışlık kömürünü yığdı.
1. Herkes kışlık kömürünü yığdı.
3. Toplamak, bir araya getirmek
1. Bu yaşlıları kapının arkasına yığdılar.
1. Bu yaşlıları kapının arkasına yığdılar.
1. -i , -i , -i , -i , Yıkma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yıkmaya gücü yetmek
yıkama yağlama, merkezî yıkama, ölü yıkama
1. isim , isim , isim , isim , Yıkamak işi
1. Başını soğuk suyla yıkamaya başlamışlar.
1. Başını soğuk suyla yıkamaya başlamışlar.
2. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir eriticideki bir veya birkaç çözünür birleşeni ayırmak amacıyla, eriticiyi, toz durumuna getirilmiş bir maddenin içinden yavaş yavaş geçirme
3. sinema , sinema , sinema , sinema , Film üzerinde kalması istenmeyen kimyasal maddelerin akıtılması için arı suyla yapılan temizleme
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle benzin istasyonlarında bulunan, otomobillerin yağ kontrollerini ve temizliğini yapan servis
1. isim , isim , isim , isim , Fotokopi makinelerinde veya fotoğraf basımı işinde kullanılan yıkama aleti
1. -i , -i , -i , -i , Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek
1. Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar.
1. Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar.
2. kimya , kimya , kimya , kimya , Çözünmeyen bir çökeltiden ayrılması istenen suda çözünür maddeleri, yıkama yoluyla temizlemek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkanma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yıkanma becerisi bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya kısa sürede yıkanmak
Telaffuz : yıkanı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Yıkanmak işi
1. Çavlanın fokurdattığı sulara dalıp çıkarak yıkanmaya başladı.
1. Çavlanın fokurdattığı sulara dalıp çıkarak yıkanmaya başladı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkama işi yapılmak veya yıkama işine konu olmak
1. Yıkanan çamaşırları evin arkasında, uzak bir yere astırıyorum.
1. Yıkanan çamaşırları evin arkasında, uzak bir yere astırıyorum.
2. Kendi vücudunu yıkamak, banyo yapmak
1. Bu suyla yıkanan insanlarda çok geçmeden garip değişmeler ortaya çıkmaya başladı.
1. Bu suyla yıkanan insanlarda çok geçmeden garip değişmeler ortaya çıkmaya başladı.
1. -i , -i , -i , -i , Yıkama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yıkama becerisi bulunmak