1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
2. Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek
1. Daha birçok yalılar da metruk, bakımsız bir hâlde çöküyor, yıkılıyor, yerinde yeller esiyor.
1. Daha birçok yalılar da metruk, bakımsız bir hâlde çöküyor, yıkılıyor, yerinde yeller esiyor.
3. Devrilmek, yığılmak
1. ... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler...
1. ... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler...
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok olmak, mahvolmak
1. Zira cehalet, bakımsızlık, menfaat yüzünden her gün millî varlığımızın bir parçası koparılmakta ve yıkılmaktadır.
1. Zira cehalet, bakımsızlık, menfaat yüzünden her gün millî varlığımızın bir parçası koparılmakta ve yıkılmaktadır.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yenilmek
7. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Yüklenmek
1. Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı.
1. Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı.