Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dilüviyum
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Bugünkü ırmakların Dördüncü Çağdan kalma en eski alüvyonları


Lisan : Fransızca diluvium

Telaffuz : dilü'viyum

dimağ
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Beyin

2. Zihin

Örnek:

1. Meclisin nerede toplanabileceği fikri dimağımızı işgal ediyordu.

1. Meclisin nerede toplanabileceği fikri dimağımızı işgal ediyordu.


Lisan : Arapça dimāġ

dımbırdatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dımbırdatma işi


dımbırdatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Saz, cura, tambur vb. çalgılar çalmak


dimdik

İlgili Kelimeler:

başı dimdik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dik, mum direk

2. Sağlıklı, zinde

Örnek:

1. Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor.

1. Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor.

3. Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok dik bir biçimde

Örnek:

1. Bayram vali konağının dış kapısında, ellerini yine önünde kavuşturmuş taş gibi dimdik duruyordu.

1. Bayram vali konağının dış kapısında, ellerini yine önünde kavuşturmuş taş gibi dimdik duruyordu.

5. zarf , zarf , zarf , zarf , Sağa sola sapmadan, dosdoğru

Örnek:

1. Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun boylu, yakışıklı, varlıklı bir adam.

1. Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun boylu, yakışıklı, varlıklı bir adam.

6. zarf , zarf , zarf , zarf , Kaskatı, çok sertleşmiş olarak

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dikkatli, ısrarlı (bakış)


Telaffuz : di'mdik

dimdik ayakta durmak
Anlamı:

1. karşılaşılan her zorluğa rağmen yıkılmamak, sorunların üstesinden gelebilmek


dimdik durmak
Anlamı:

1. tam dik durumda olmak

Örnek:

1. Pencerenin önünde, sırtı odaya dönük olarak dimdik durdu.

1. Pencerenin önünde, sırtı odaya dönük olarak dimdik durdu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , tutumunu değiştirmemek, yılmamak

Örnek:

1. Onun nasıl hiç sarsılmadan dimdik durduğunu gördüm.

1. Onun nasıl hiç sarsılmadan dimdik durduğunu gördüm.


dımdızlak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çırçıplak

2. Saçı dökülmüş (kimse)

Örnek:

1. Göbeği dükkânımızdaki şarap şişelerinden daha şişkin ve daha yuvarlak olan dımdızlak başlı Barba hiç istifini bozmadı.

1. Göbeği dükkânımızdaki şarap şişelerinden daha şişkin ve daha yuvarlak olan dımdızlak başlı Barba hiç istifini bozmadı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Elindeki her şeyini, imkânlarını yitirmiş


Telaffuz : dı'mdızlak

dımdızlak ortada kalmak
Anlamı:

1. elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek

Örnek:

1. Zehra dımdızlak ortada kalacak.

1. Zehra dımdızlak ortada kalacak.


dımdızlak ortalıkta bırakmak
Anlamı:

1. her türlü varlıktan, olanaktan mahrum kılmak, yokluğa mecbur etmek

Örnek:

1. Sanıyorum ki bazıları dünyayı altımızdan çekip bizi dımdızlak ortalıkta bırakmaya çalışıyorlar.

1. Sanıyorum ki bazıları dünyayı altımızdan çekip bizi dımdızlak ortalıkta bırakmaya çalışıyorlar.


dimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu kumaş


Lisan : Rumca

diminuendo
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Müzik parçasının başında `>` işaretiyle gösterilen nota terimi

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (diminue'ndo) Sesi gittikçe azaltarak (söylemek, çalmak)


Lisan : İtalyanca diminuendo

Telaffuz : diminue'ndo

dımışki
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir tür üzüm


Lisan : Arapça dımışḳī

Telaffuz : dımışki:

dimmer
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Reosta


Lisan : İngilizce dimmer

dimnit
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Erken olgunlaşan ince kabuklu bir tür siyah üzüm


dimyat
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Seyrek ve yuvarlak taneli bir tür üzüm


Dimyat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Aşırı hırs göstererek elindekini de yitirmek` anlamındaki Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak deyiminde geçen bir söz


Özel: Evet

Lisan : (Kuzey Mısır'da bir yer adından)

Telaffuz : di'myat

din
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , C.G.S. sisteminde 1 gramlık bir kütlenin hızını saniyede 1 santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir


Lisan : Fransızca dyne

din

İlgili Kelimeler:

din doruğu

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası


din
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İlmek


din

İlgili Kelimeler:

din adamı, din baronu, din birliği, din dışı, din erki, din felsefesi, dini bütün, gizli din, Hak dini

Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet

Örnek:

1. Her dinin mabetleri bütün müminlere açıktır.

1. Her dinin mabetleri bütün müminlere açıktır.

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen

Örnek:

1. Yazık ki bu sanat ve din bahsinde bana arkadaşlık edecek kültürde değil.

1. Yazık ki bu sanat ve din bahsinde bana arkadaşlık edecek kültürde değil.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü, kült


Lisan : Arapça dīn

Telaffuz : di:ni

din adamı
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Mesleği dinle ilgili işler olan görevli

Örnek:

1. Din adamları halk üzerinde büyük bir telkin kudretine sahiptirler.

1. Din adamları halk üzerinde büyük bir telkin kudretine sahiptirler.


din baronu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dinî duyguları kendi çıkarı için sömürüp zenginleşen kimse


din birliği
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Aynı din etrafında oluşturulan inanç gücü


din dışı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Dinle ilişiği olmayan, ladinî

Örnek:

1. Din dışı edebiyat.

1. Din dışı edebiyat.