Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dillendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dillendirmek işi

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , İntak


dillendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Biri hakkında dedikodu yapılmasına sebep olmak

2. Bir şeyi söz ile ifade etmek, söylemek


dilleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dillenme işi


dillenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dillenmek işi


dillenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çocuk konuşmaya başlamak

2. Konuşma yeteneği olmayan varlık konuşmak, dile gelmek

Örnek:

1. Elini uzatıp tam koparacağı sırada mor menekşe dillendi. -Koparma beni.

1. Elini uzatıp tam koparacağı sırada mor menekşe dillendi. -Koparma beni.

3. Onaylanmayan bazı davranışlar yüzünden hakkında dedikodu yapılmak, dile düşmek

Örnek:

1. Kasabanın, evi basıla taşlana dillenmiş en namlı kahpesini, Yatık Emine'yi bir gece atına almış köye getirmişti.

1. Kasabanın, evi basıla taşlana dillenmiş en namlı kahpesini, Yatık Emine'yi bir gece atına almış köye getirmişti.


dillerde dolaşmak (veya gezmek)
Anlamı:

1. her yerde sözü edilmek

Örnek:

1. Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor?

1. Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor?


dillere destan olmak
Anlamı:

1. herkes tarafından konuşulur olmak

Örnek:

1. Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı.

1. Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı.


dilleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dilleşmek işi


dilleşmek fiil
Anlamı:

1. -le , -le , -le , -le , Karşılıklı tatlı tatlı söyleşmek

2. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Dırlaşmak


dilli

İlgili Kelimeler:

dilli düdük, dudu dilli, iki dilli, pabuç dilli, sivri dilli, tatlı dilli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dili olan

2. Konuşkan, sürekli ve tatlı konuşan, cerbezeli

Örnek:

1. Daha çok küçük, dört yaşında bile yok. Öyle dilli ki kimseye laf bırakmıyordu.

1. Daha çok küçük, dört yaşında bile yok. Öyle dilli ki kimseye laf bırakmıyordu.

3. Dedikoducu, ileri geri konuşan

Örnek:

1. Benim işim yok senin o dilli kardeşlerinin arasında.

1. Benim işim yok senin o dilli kardeşlerinin arasında.


dilli düdük
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Söğüt, kavak vb. ağaçların ince dallarından veya kamıştan yapılan bir düdük türü

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok konuşan (kimse)


dillilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dilli olma durumu


dilmaç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çevirmen

Örnek:

1. Almanyalı ile anlaşabilmek için bu Maltalıyı dilmaç olarak tutmuşlar.

1. Almanyalı ile anlaşabilmek için bu Maltalıyı dilmaç olarak tutmuşlar.


dilmaçlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çevirmenlik

Örnek:

1. O subayları esir alıp askere getiren kumandan Kâzım Bey dilmaçlık ediyordu.

1. O subayları esir alıp askere getiren kumandan Kâzım Bey dilmaçlık ediyordu.


dilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dilmek işi

2. Dört köşe uzunlamasına kesilmiş ağaç


dilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir bütünü ince ve yassı parçalara ayırarak kesmek

Örnek:

1. Şimdi bu elemanları ince ince dileceğim.

1. Şimdi bu elemanları ince ince dileceğim.

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yarmak


dilotu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Çok konuşmak` anlamındaki dilotu yemek deyiminde geçen bir söz

Örnek:

1. Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfa'nın ellerini dizlerine vurarak: -Dilotu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki...

1. Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfa'nın ellerini dizlerine vurarak: -Dilotu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki...


Telaffuz : di'lotu

Dilovası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : di'lovası

dilsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dille ilgili


dilsever
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ana dilini öne çıkaran, dil bilinci olan (kimse)

2. Yeni bi dil öğrenmeye meraklı olan (kimse)


Telaffuz : di'lsever

dilseverlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dilsever olma durumu


dilsi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dili andıran, dile benzeyen, dil gibi


dilsiz

İlgili Kelimeler:

sağır dilsiz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Konuşma engelli, konuşamayan, ahraz, lâl(I)

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ses çıkarmayan, sessiz olan (kimse)


dilsizin dilinden anası anlar
Anlamı:

1. `başkalarının kolay kolay anlayamadıkları şeyi, her gün onunla uğraşan kimse çok kolay anlar` anlamında kullanılan bir söz


dilsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dilsiz olma durumu