Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dernekçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dernekçi olma durumu


dernekevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir dernek veya kuruluşun üyelerinin buluşmaları için ayrılmış yer, lokal


Telaffuz : derne'kevi

dernekleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dernekleşmek işi


dernekleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dernek kurmak


Dernekpazarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Trabzon iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : de'rnekpazarı

derneşik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Derli toplu, düzenli


derogasyon
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Ayrıklık


Lisan : Fransızca derogation

derpiş
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Öngörme, göz önünde tutma, aklından geçirme


Lisan : Farsça derpīş

Telaffuz : derpi:ş

derpiş etmek
Anlamı:

1. öngörmek, göz önünde tutmak, aklından geçirmek


derrace
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bisiklet

Örnek:

1. Yer kalmamış denilmek için gökte bir karış / Tayyarelerle etmede derraceler yarış

1. Yer kalmamış denilmek için gökte bir karış / Tayyarelerle etmede derraceler yarış


Lisan : Arapça derrāce

Telaffuz : derra:ce

ders

İlgili Kelimeler:

dersbaşı, ders dışı, dershane, dersiam, ders içi, ders notu, ders programı, ek ders, seçimlik ders, seçmeli ders, yardımcı ders, hayat dersi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi

Örnek:

1. Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu.

1. Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu.

2. Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre

Örnek:

1. Dersin bitmesine beş dakika var.

1. Dersin bitmesine beş dakika var.

3. Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi

Örnek:

1. Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu.

1. Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret

Örnek:

1. En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?

1. En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?


Lisan : Arapça ders

ders (veya dersi) asmak
Anlamı:

1. dersten kaçmak, derse gitmemek

Örnek:

1. Metin'in bu, dersi asma teklifi hiç hoşuma gitmedi doğrusu.

1. Metin'in bu, dersi asma teklifi hiç hoşuma gitmedi doğrusu.


ders almak
Anlamı:

1. bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir olaydan deneyim kazanmak, ibret almak

Örnek:

1. Demokrasiyle ilgili sorunlara tanık olmuş ve önemli dersler almıştı.

1. Demokrasiyle ilgili sorunlara tanık olmuş ve önemli dersler almıştı.


ders çalışmak
Anlamı:

1. belli bir konuyu öğrenmek üzere kaynakları kullanarak çalışmak

2. derste verilen bilgileri iyice öğrenmek için tekrarlamak

Örnek:

1. İnek Şaban güzel ders çalışırdı boş sınıfta.

1. İnek Şaban güzel ders çalışırdı boş sınıfta.


ders dışı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ders saati ve konusu dışında olan


ders görmek
Anlamı:

1. bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek


ders içi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ders saati ve konusu içinde olan


ders notu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eğitim amacıyla derslerde kullanılmak üzere hazırlanmış görsel veya yazılı malzeme


ders olmak
Anlamı:

1. kötü bir olay bir daha yapmamak üzere örnek olmak, ibret olmak

Örnek:

1. Bu seneki tecrübe aynı zamanda bir de ders oldu.

1. Bu seneki tecrübe aynı zamanda bir de ders oldu.


ders programı
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Öğretim programı


ders vermek
Anlamı:

1. öğretmek, yetiştirmek

Örnek:

1. İyi konuşurdu, ders vermek sanatını bilirdi.

1. İyi konuşurdu, ders vermek sanatını bilirdi.

2. azarlamak, sert davranmak, sert bir karşılıkla yola getirmek

Örnek:

1. Evvela kendi kendisini cezalandırdı, sonra kendisi gibi yaşamak istemeyenlere ders verdi.

1. Evvela kendi kendisini cezalandırdı, sonra kendisi gibi yaşamak istemeyenlere ders verdi.


ders yapmak
Anlamı:

1. sınıfta belli bir programa bağlı olarak herhangi bir konuyu işlemek

2. sınıfta verilen ödevi daha sonra yapmak


dersbaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrencilerin tatil sonrası yeni öğretime başlaması


dersbaşı etmek (veya yapmak)
Anlamı:

1. tatil sonrası öğrenciler yeni öğretime başlamak


dershane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derslik

Örnek:

1. Genç kızlığın bütün şakraklığı dershaneyi kapladı, her kafadan bir ses çıkıyordu.

1. Genç kızlığın bütün şakraklığı dershaneyi kapladı, her kafadan bir ses çıkıyordu.

2. Öğrencilere okul dışında para ile ders veren özel kuruluş


Lisan : Arapça ders + Farsça ḫāne

Telaffuz : dersha:ne