Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çarpıtılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çarpıtma işi yapılmak


çarpıtış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarpıtma işi


çarpıtma

İlgili Kelimeler:

bilgi çarpıtma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarpıtmak işi


çarpıtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çarpık duruma getirmek

Örnek:

1. Sağ gözünü şakağa doğru gerip çarpıtarak korkunç bir şekle sokmuştur.

1. Sağ gözünü şakağa doğru gerip çarpıtarak korkunç bir şekle sokmuştur.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yanlışa ve kötü duruma götürmek

Örnek:

1. Örnek tutarlı olmazsa kimseyi düzeltemez / Tutarlı olmayan örnek herkesi çarpıtır

1. Örnek tutarlı olmazsa kimseyi düzeltemez / Tutarlı olmayan örnek herkesi çarpıtır

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerçek anlamından saptırmak


çarpıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarpıvermek işi


çarpıvermek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çabucak veya ansızın çarpmak


Telaffuz : çarpı'vermek

çarpma

İlgili Kelimeler:

çarpma işareti, çarpma kapı, elektrik çarpması, güneş çarpması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarpmak işi

Örnek:

1. Ayşe'nin yüreği daha hızlı çarpmaya başladı.

1. Ayşe'nin yüreği daha hızlı çarpmaya başladı.

2. Kuyu çengeli biçiminde beş kollu büyük olta iğnesi

3. matematik , matematik , matematik , matematik , Dört işlemden biri, çarpmak işlemi, darp

4. müzik , müzik , müzik , müzik , Alaturka müzikte temel notaların arasına sıkıştırılmış ve usulü bozmayan, tek perdelik küçük fazlalık


çarpma işareti
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Çarpma işlemini gösteren `x veya . ` işareti


çarpma kapı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Özel menteşesi yardımı ile içe ve dışa doğru açılabilen, tek veya çift kanatlı kapı türü


çarpmak fiil

İlgili Kelimeler:

çarpan balığı

Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Hızla değmek, vurmak

Örnek:

1. Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım.

1. Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım.

2. -i , -i , -i , -i , Etkisiyle birdenbire hasta etmek

Örnek:

1. Güneş çarpmak. Kömür çarpmak.

1. Güneş çarpmak. Kömür çarpmak.

3. -i , -i , -i , -i , Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak

Örnek:

1. Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar.

1. Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar.

4. -i , -i , -i , -i , El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek

Örnek:

1. Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar.

1. Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar.

5. -i , -i , -i , -i , Kurnazlıkla ele geçirmek

Örnek:

1. İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar.

1. İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar.

6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalp, hızlı hızlı vurmak

7. -i , -i , -le , -le , matematik , matematik , -i , -i , -le , -le , matematik , matematik , Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek

8. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak

Örnek:

1. Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır.

1. Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır.


çarpmalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çarpma yapılabilen


çarpmasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çarpma yapılamayan


çarptırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarptırabilmek işi


çarptırabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -le , -le , -e , -e , -i , -i , -le , -le , Çarptırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çarptırmaya gücü yetmek


çarptırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarptırılmak işi


çarptırılmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Çarptırma işine konu olmak


çarptırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarptırma işi


çarptırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarptırmak işi


çarptırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çarpma işini yaptırmak veya çarpmasına yol açmak

Örnek:

1. Yüreğini çarptıran bir merakla ihtiyara yaklaştı.

1. Yüreğini çarptıran bir merakla ihtiyara yaklaştı.

2. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yankesiciye kaptırmak


çarpuk çurpuk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çarpık çurpuk

Örnek:

1. Bir kez böyle bir tesadüf gerçekleştikten sonra, çarpuk çurpuk aynalarla dolu bir salonda buluverdim kendimi.

1. Bir kez böyle bir tesadüf gerçekleştikten sonra, çarpuk çurpuk aynalarla dolu bir salonda buluverdim kendimi.


çarşaf

İlgili Kelimeler:

çarşaf çarşaf, yatak çarşafı, yorgan çarşafı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yatağın üstüne serilen veya yorgan kaplanan bez örtü

Örnek:

1. Adam, üstü beyaz bir çarşafla örtülü sedyeyi dışarı doğru çekiyor.

1. Adam, üstü beyaz bir çarşafla örtülü sedyeyi dışarı doğru çekiyor.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kadınların kullandığı ve baştan örtülen, pelerinli, eteklikli sokak giysisi

Örnek:

1. Çabucak yatak odasına koştu, çarşafını giydi.

1. Çabucak yatak odasına koştu, çarşafını giydi.


Lisan : Farsça çāder + şeb

çarşaf çarşaf
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olabildiğince uzun


çarşaf gibi
Anlamı:

1. dalgasız, dümdüz ve durgun (deniz, göl)


çarşaf kadar
Anlamı:

1. pek büyük, çok geniş

Örnek:

1. Çarşaf kadar bir kâğıda künyemi yazmışlar.

1. Çarşaf kadar bir kâğıda künyemi yazmışlar.


çarşafa dolanmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , bir işin içinden çıkamamak, kötü ve başarısız duruma düşmek, zor durumda kalmak, çarşaflamak