Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yolları ayrılmak
Anlamı:

1. iki kişi veya topluluk arasında görüş, düşünce ayrılığı ortaya çıkmak, ayrı görüş ve düşünceleri benimsemek

Örnek:

1. Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir

1. Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir


yolları tutmak
Anlamı:

1. geçecek kimselere engel olmak, bırakmamak


yollatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yollatmak işi


yollatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yollama işini yaptırmak

Örnek:

1. Yarın bizim hanımı çarşıya yollatır, aldırtırım gerekenleri.

1. Yarın bizim hanımı çarşıya yollatır, aldırtırım gerekenleri.


yollayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yollayabilmek işi


yollayabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yollama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yollamayı becermek


yollayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yollama işi


yollu

İlgili Kelimeler:

alay yollu, hafif yollu, nasihat yollu, şaka yollu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yolu herhangi bir nitelikte olan

Örnek:

1. Bozuk yollu bir mahalle.

1. Bozuk yollu bir mahalle.

2. Çizgili

Örnek:

1. Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi.

1. Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi.

3. Hızlı giden (taşıt)

Örnek:

1. Yollu gemi.

1. Yollu gemi.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kuralına uygun

Örnek:

1. Bu hiç de yollu bir iş değildi.

1. Bu hiç de yollu bir iş değildi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir nitelikte, biçimde

Örnek:

1. İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım.

1. İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım.

6. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Kolayca elde edilen kadın

7. argo , argo , argo , argo , Parası olan


yolluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı

2. Yolcuya verilen armağan

3. Koridorlara serilen, dar ve uzun halı, yol halısı

4. Yol masrafı olarak ödenen para, harcırah

Örnek:

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir.

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir.


yolma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yolmak işi

Örnek:

1. Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya

1. Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Sapı orakla biçilmeyecek kadar kısa kalmış ekin


yolmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bitki, tüy vb.ni çekerek yerinden çıkarmak, çekip koparmak

Örnek:

1. Yoluyor mu, ne yapıyor bilmem, pişik suratlı olmuş.

1. Yoluyor mu, ne yapıyor bilmem, pişik suratlı olmuş.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dolandırarak, hile ile birinin parasını almak

Örnek:

1. Adamcağızı iyice yoldular.

1. Adamcağızı iyice yoldular.


yolsuz

İlgili Kelimeler:

yolsuz yöntemsiz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yolu olmayan

Örnek:

1. Bu dik, sarp ve yolsuz dağları arabalar, katırlar ve otomobillerle aşacaksınız.

1. Bu dik, sarp ve yolsuz dağları arabalar, katırlar ve otomobillerle aşacaksınız.

2. Yavaş giden (taşıt)

Örnek:

1. Bu gemi yolsuzdur.

1. Bu gemi yolsuzdur.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız

Örnek:

1. Kaymakamın yolsuz icraatı, hususi hayatı hep burada konuşulur, kasabanın olup biten işleri hep burada öğrenilirdi.

1. Kaymakamın yolsuz icraatı, hususi hayatı hep burada konuşulur, kasabanın olup biten işleri hep burada öğrenilirdi.

4. Törelere, toplumun görüşüne aykırı davranan

Örnek:

1. Babam böyle yolsuz bir adam olsaydı anam ne yapardı.

1. Babam böyle yolsuz bir adam olsaydı anam ne yapardı.

5. argo , argo , argo , argo , Parasız, züğürt


yolsuz kalmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , parasız kalmak


yolsuz yöntemsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir kurala, bir yönteme uymayan, usulsüz

Örnek:

1. Yolsuz yöntemsiz işler.

1. Yolsuz yöntemsiz işler.


yolsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yolsuz olma durumu

Örnek:

1. Bir müdafaa cephesi tutacağız ama paşanın yolsuzluktan akla karayı seçtiğini kendi yazılarında okudum.

1. Bir müdafaa cephesi tutacağız ama paşanın yolsuzluktan akla karayı seçtiğini kendi yazılarında okudum.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma

Örnek:

1. Bir hafta içinde adamlarının on beşten fazla hırsızlığını, yolsuzluğunu tuttu.

1. Bir hafta içinde adamlarının on beşten fazla hırsızlığını, yolsuzluğunu tuttu.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Parasızlık

Örnek:

1. Kaç vakittir aklımda ama yolsuzluk... Yollu olsam insan gibi yaşamasının daniskasını bilirim.

1. Kaç vakittir aklımda ama yolsuzluk... Yollu olsam insan gibi yaşamasının daniskasını bilirim.


yolu (veya yolunu) şaşırmak
Anlamı:

1. yanlış yola sapmak

Örnek:

1. Yollar ıssızdı, el ayak çekilmişti, sokaklarda yolu şaşırdım.

1. Yollar ıssızdı, el ayak çekilmişti, sokaklarda yolu şaşırdım.


yolu açık olmak
Anlamı:

1. bir iş, önünde engel olmamak


yolu açmak
Anlamı:

1. yolda geçişi önleyen engelleri kaldırmak


yolu almak
Anlamı:

1. yolun sonuna varmak


yolu düşmek
Anlamı:

1. bir yerden geçmesi gerekmek


yoluk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yolunmuş olan

Örnek:

1. Nuran, yoluk kaşlarını parmaklarıyla düzeltiyordu.

1. Nuran, yoluk kaşlarını parmaklarıyla düzeltiyordu.


yolun açık olsun
Anlamı:

1. `yolda bir engelle, bir kazayla karşılaşmamanı dilerim` anlamında yolculara söylenen bir iyi dilek sözü


yoluna bakmak
Anlamı:

1. beklemek


Ön Takı : (birinin)

yoluna baş koymak
Anlamı:

1. bir amaca yönelmek, bütün varlığıyla kendini vermek


yoluna can (veya canını) vermek
Anlamı:

1. birinin uğruna ölmek