Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yaklaşılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaklaşılabilmek işi


yaklaşılabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yaklaşma ihtimali veya imkânı bulunmak


yaklaşılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaklaşılmak işi


yaklaşılmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yaklaşma işi yapılmak


yaklaşım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaklaşma işi

2. Bir sorunu ele alış, ona bakış biçimi

Örnek:

1. Yazarların analığa ve analarına yaklaşımları da çeşitlidir doğallıkla.

1. Yazarların analığa ve analarına yaklaşımları da çeşitlidir doğallıkla.


yaklaşıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , yaklaşıvermek işi


yaklaşıvermek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya kısa sürede yaklaşmak


Telaffuz : yaklaşı'vermek

yaklaşma

İlgili Kelimeler:

yaklaşma eylemi, yaklaşma fiili

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaklaşmak işi, iktiran

Örnek:

1. Bununla birlikte babasına yaklaşması pek kolay olacağa benzemiyordu.

1. Bununla birlikte babasına yaklaşması pek kolay olacağa benzemiyordu.


yaklaşma eylemi
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yakınlık fiili


yaklaşma fiili
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yakınlık fiili


yaklaşmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Arada az bir aralık kalacak biçimde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak veya büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek

Örnek:

1. Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu.

1. Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu.

2. Benzemek, andırmak, uygun olmak

3. Bir konuyu, bir sorunu ele alarak değerlendirmek

Örnek:

1. Gösteriye dayalı dallarla edebiyat arasındaki ayrıma ün kavramıyla yaklaşabiliriz.

1. Gösteriye dayalı dallarla edebiyat arasındaki ayrıma ün kavramıyla yaklaşabiliriz.

4. Yakınlaşmak

Örnek:

1. Arkasından yaklaşarak bir tokatta kasketini mangala düşürebilirim.

1. Arkasından yaklaşarak bir tokatta kasketini mangala düşürebilirim.


yaklaştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaklaştırabilmek işi


yaklaştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yaklaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yaklaştırmaya gücü yetmek


yaklaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaklaştırmak işi


yaklaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek

Örnek:

1. Yüzümü ellerinin arasına alır, kendi yüzüne yaklaştırırdı.

1. Yüzümü ellerinin arasına alır, kendi yüzüne yaklaştırırdı.

2. İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aralarında sıkı ilgi veya duygusal bağın oluşmasına sebep olmak

Örnek:

1. Orhan ile Nuri'nin arkadaşlıkları bizi çok kişiye yaklaştırıyordu.

1. Orhan ile Nuri'nin arkadaşlıkları bizi çok kişiye yaklaştırıyordu.


yakma

İlgili Kelimeler:

yakma resim

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yakmak işi


yakma resim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dağlama resim


yakmaç
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Sıvı yakıtı kolayca yanabilecek taneciklere ayırarak püskürten araç, brülör


yakmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek


yakmak fiil

İlgili Kelimeler:

yakan top, yakar top

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak

Örnek:

1. Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı.

1. Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı.

2. Ateşle yok etmek

Örnek:

1. Çöpleri yakmak.

1. Çöpleri yakmak.

3. Işık vermesini sağlamak

Örnek:

1. Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar.

1. Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar.

4. Isı etkisiyle zarar vermek

Örnek:

1. Eteği ütülerken yaktı.

1. Eteği ütülerken yaktı.

5. Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek

Örnek:

1. Biber ağzı yakar.

1. Biber ağzı yakar.

6. Yanıyormuş gibi bir etki yapmak

Örnek:

1. Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler.

1. Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler.

7. Kurutmak, zarar vermek

Örnek:

1. Fırtına ekinleri yakmıştı.

1. Fırtına ekinleri yakmıştı.

8. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok sıcak olmak

Örnek:

1. Bugün güneş yakıyor.

1. Bugün güneş yakıyor.

9. Karartmak

Örnek:

1. Güneşte vücudunu yaktı.

1. Güneşte vücudunu yaktı.

10. Çok üşütmek

Örnek:

1. Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor.

1. Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor.

11. tıp , tıp , tıp , tıp , Tedavi etmek amacıyla doku, damar vb. dağlamak

12. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Silahla vurmak

13. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek

Örnek:

1. Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma.

1. Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma.

14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güçlü sevgi uyandırmak

15. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zamanında kullanılmadığından hükmünü yitirmek

Örnek:

1. Biletini ve tatilini yaktı.

1. Biletini ve tatilini yaktı.


yakmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Türkü, ağıt vb. düzenlemek, bestelemek


yakmalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yakmaya ayrılmış yakacak

2. Ölülerin yakıldığı yer, krematoryum


yaktırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaktırabilmek işi


yaktırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yaktırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yaktırmaya gücü yetmek


yaktırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaktırmak işi