92406 kayıt bulundu.
gök yakut
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Pembe veya erguvan tonları ile karışık koyu kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu taştan yapılmış veya bu taşla süslenmiş
1. Yakut yüzük.
1. Yakut yüzük.
Lisan : Arapça yāḳūt
Telaffuz : ya:kut
1. isim , isim , isim , isim , Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğu veya bu topluluktan olan kimse, Saha
Özel: Evet
1. isim , isim , isim , isim , Yakut Türkçesi, Sahaca
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu Türkçeyle yazılmış olan
Özel: Evet
1. isim , isim , isim , isim , Erzurum iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ya:kutiye
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Köpek ve sığırlara yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Alevin oynayarak parıldaması, parlama, parıltı
2. Şimşek
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parlak, parıltılı, ışıltılı
4. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Güzel, yakışıklı, sevimli
5. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İkiyüzlü, kaypak
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Parıldamak, parlamak, ışıldamak
2. Şimşek çakmak
buz yalağı
1. isim , isim , isim , isim , Hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap
1. Bir de hayvanları sulamak için yalak vardı.
1. Bir de hayvanları sulamak için yalak vardı.
2. Akan suyun çevreye sıçramasını veya akıp gitmesini önlemek için çeşme, musluk vb.nin altına konulan delikli taş tekne
1. Az ileride yolun solunda, küçük bir çeşmenin suyu, önündeki yalağa dökülüyordu.
1. Az ileride yolun solunda, küçük bir çeşmenin suyu, önündeki yalağa dökülüyordu.
3. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Buz yalağı
4. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Boşboğaz, söz taşıyan
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dalkavuk
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Arsız, sırnaşık
yalama uçuş, yalama yazı
1. isim , isim , isim , isim , Yalamak işi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzeri düzleşmiş, dişleri aşınmış olan (vida, cıvata vb.)
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fırça izleri belli etmeden yapılan (resim)
4. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Sözünde durmayan (kimse)
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Yontuk düz
kediyaladı
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin üzerinden dilini sürüp geçirmek
2. Dilini gezdirerek bir şeyin üzerindekini almak
1. Kara üzüm tıkınıyor ya, parmak uçlarına bulaşan görünmez balını teker teker yalıyor.
1. Kara üzüm tıkınıyor ya, parmak uçlarına bulaşan görünmez balını teker teker yalıyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıyırarak, dokunarak geçmek
1. Bir güneş parçası binanın yüzünü yalayarak açık kapılardan içeri giriyor.
1. Bir güneş parçası binanın yüzünü yalayarak açık kapılardan içeri giriyor.
4. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Dalgalar geminin içine girmeyip yalnız bordasını sıyırarak geçmek
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çam ağacının reçineli kabuğu, soymuk
2. Çam ağacının reçineli kabuğundan çıkan öz suyu
yalan dolan, yalan dünya, yalan haber, yalan makinesi, yalan yanlış, beyaz yalan, katmerli yalan, kuyruklu yalan
1. isim , isim , isim , isim , Doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz, kıtır
1. Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır.
1. Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır.
2. Yalancı kimse
1. Yalansın bizim oğlan.
1. Yalansın bizim oğlan.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uydurma
1. yalan olduğu anlaşılmak
1. Dostumla da kavil kestim / Yalan çıktı ona küstüm
1. Dostumla da kavil kestim / Yalan çıktı ona küstüm
1. isim , isim , isim , isim , Gerçek dışı söylenen birçok söz
1. Bu güzelliği varken yalan dolanla çoklarını baştan çıkarabilirdi.
1. Bu güzelliği varken yalan dolanla çoklarını baştan çıkarabilirdi.
2. Hile, aldatmaca
1. Ekmeklerini alınlarının teriyle kazanan, yalan dolan bilmeyen insanlar yetiştiriyordu.
1. Ekmeklerini alınlarının teriyle kazanan, yalan dolan bilmeyen insanlar yetiştiriyordu.