92406 kayıt bulundu.
1. istenilen biçimde ve nitelikte olmama karşısında üzüntü duymak, aşırı utanmak
1. Süleymaniye'nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi.
1. Süleymaniye'nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi.
1. -i , -i , -i , -i , Utanmasına yol açmak, utanacak bir duruma düşürmek, mahcup etmek
1. Muallâ Hanım'a o zamana kadar beni çok utandıran bir sual sormakta mahzur görmedim.
1. Muallâ Hanım'a o zamana kadar beni çok utandıran bir sual sormakta mahzur görmedim.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir topluluk içinde gereken güven ve cesareti kendinde bulamayan, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan, sıkılgan, mahcup
1. Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı.
1. Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı.
1. isim , isim , isim , isim , Sıkılganlık, mahcubiyet
1. Mücrim onlarmış gibi, baktım, hepsi hüzünde / Çocuk utangaçlığı var hepsinin yüzünde
1. Mücrim onlarmış gibi, baktım, hepsi hüzünde / Çocuk utangaçlığı var hepsinin yüzünde
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Utangaç
utanma duygusu
1. isim , isim , isim , isim , Utanmak durumu, arlanma, teeddüp
1. İradesizliğimden utanma duymamaya da alıştım.
1. İradesizliğimden utanma duymamaya da alıştım.
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , İnsanın ruh dünyasında oluşan çekinme duygusu, utanç duygusu
utana sıkıla
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak
1. Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı.
1. Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı.
2. -den , -den , -den , -den , Sıkılmak
1. Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum.
1. Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum.
3. -den , -den , -den , -den , Çekinmek
1. Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk.
1. Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Utanması olmayan, sıkılmaz, yüzsüz, arsız
1. Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar.
1. Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Utanmaz bir biçimde yapılan
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (utanma'zca) Utanmaksızın, utanmaz bir biçimde, utanmazcasına
1. isim , isim , isim , isim , Utanmaz olma durumu, yüzsüzlük, arsızlık
1. Hicap bir ayıp; utanmazlık, sıkılmazlık, yılışıklık bir meziyet oldu.
1. Hicap bir ayıp; utanmazlık, sıkılmazlık, yılışıklık bir meziyet oldu.
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Merkür
Özel: Evet
Lisan : Arapça ʿuṭārid
Telaffuz : uta'rit
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Ut yapan veya satan kimse
2. Udi
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Döl yatağı
Lisan : Latince
1. -i , -i , eskimiş , eskimiş , -i , -i , eskimiş , eskimiş , Yenmek
2. Ütmek (II)