utana sıkıla
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak
1. Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı.
1. Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı.
2. -den , -den , -den , -den , Sıkılmak
1. Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum.
1. Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum.
3. -den , -den , -den , -den , Çekinmek
1. Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk.
1. Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk.