Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
taşlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşlanmak işi


taşlanmak fiil

İlgili Kelimeler:

taşlanmış ipek, taşlanmış kot

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Taşlama işi yapılmak

2. Taşa tutulmak


taşlanmış ipek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İpekten dokunmuş kumaşın birtakım kimyasal işlemlerden geçirilerek dayanıklı ve parlak duruma getirilmiş biçimi


taşlanmış kot
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sert bir yüzeye sürtülerek yer yer rengi açılmış ve kullanılmış görünümü verilmiş kumaş


taşlar yerine oturmak
Anlamı:

1. her şey yerli yerinde olmak

2. her makama, işin veya görevin gereklerine uygun kişi yerleşmek


taşlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşlaşmak durumu


taşlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Taş durumuna gelmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok şaşırarak bir şey yapamaz, konuşamaz duruma gelmek, donakalmak

Örnek:

1. Bütün kafaların donmuş, taşlaşmış olmasını istiyorlar.

1. Bütün kafaların donmuş, taşlaşmış olmasını istiyorlar.


taslatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taslatmak işi


taşlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşlatmak işi


taslatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Taslama işini yaptırmak


taşlatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Taş attırmak, taşa tutturmak


taslayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taslayabilmek işi


taşlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşlayabilmek işi


taslayabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Taslama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Taslama becerisi bulunmak


taşlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Taşlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Taşlama gücü bulunmak


taşlı

İlgili Kelimeler:

kaldırım taşlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde taş olan, taş karışmış olan (tahıl, bakliyat vb.)

Örnek:

1. Yağsız köpüklü ayranlar içmiş, taşlı bulgur pilavı yemişler.

1. Yağsız köpüklü ayranlar içmiş, taşlı bulgur pilavı yemişler.

2. Üzerinde taş bulunan

Örnek:

1. Taşlı yol

1. Taşlı yol

3. Üzerinde süs taşı bulunan

Örnek:

1. Taşlı yüzük.

1. Taşlı yüzük.


Taşlıçay
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağrı iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : taşlı'çay

taşlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşı bol, taşlı (yer)

Örnek:

1. Atları erlerden birine bıraktılar, inişli yokuşlu taşlık bir keçi yolundan yürüdüler.

1. Atları erlerden birine bıraktılar, inişli yokuşlu taşlık bir keçi yolundan yürüdüler.

2. isim , isim , isim , isim , Taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb

Örnek:

1. Giderken taşlıktaki duvar çivilerinde asılı palto, baston, şemsiye gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler.

1. Giderken taşlıktaki duvar çivilerinde asılı palto, baston, şemsiye gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler.

3. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı (II), konsa


tasma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ

Örnek:

1. Bir adam yanaştı, tasmasından tuttuğu güzel bir koyunu gösterdi.

1. Bir adam yanaştı, tasmasından tuttuğu güzel bir koyunu gösterdi.

2. Nalın ve terliğin ayağı tutan üstteki meşin bölümü


taşma

İlgili Kelimeler:

lav taşması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşmak işi

2. Akarsu yatağından çıkarak çevresini kaplama, su baskını

Örnek:

1. Çayın taşması evler kadar çekekteki motorlar için de tehlikeliydi.

1. Çayın taşması evler kadar çekekteki motorlar için de tehlikeliydi.


taşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıvı maddeler, içinde bulundukları kaba sığmayacak kadar çoğalma ve kabarma yüzünden kenarları aşmak

Örnek:

1. Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı.

1. Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı.

2. Akarsu, yatağından çıkarak çevresini kaplamak

3. Bir yere veya şeye sığmamak

Örnek:

1. Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı.

1. Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı.

4. İnsan, nesne vb. çokça bulunmak, sayısı artmak

Örnek:

1. Gösteri o kadar güzeldi ki seyirciler salondan taşmıştı.

1. Gösteri o kadar güzeldi ki seyirciler salondan taşmıştı.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öfke, sabırsızlık veya heyecan yüzünden kendini tutamamak

Örnek:

1. Acaba bizim taşıp köpürmelerimizi pek çocukça mı bulmuştu?

1. Acaba bizim taşıp köpürmelerimizi pek çocukça mı bulmuştu?


tasmim
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tasımlama


Lisan : Arapça taṣmīm

Telaffuz : tasmi:mi

tasmim etmek
Anlamı:

1. tasımlamak


tasni
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yapma, suni

2. Düzme, uydurma, yakıştırma

3. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Yapıntı


Lisan : Arapça taṣnīʿ

Telaffuz : tasni:

tasnif

İlgili Kelimeler:

tipolojik tasnif

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölümleme

Örnek:

1. Köylü temsilleri muhtelif bakımlardan tasnife tabi tutulabilir.

1. Köylü temsilleri muhtelif bakımlardan tasnife tabi tutulabilir.


Lisan : Arapça taṣnīf