92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Amasya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ta'şova
taşra ağzı
1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkenin başkenti veya en önemli şehirleri dışındaki yerlerin hepsi, dışarlık
1. Taşrada öğretmenlik ede ede saçı başı ağarmış, tatlı sözlü bir adamdı.
1. Taşrada öğretmenlik ede ede saçı başı ağarmış, tatlı sözlü bir adamdı.
Telaffuz : ta'şra
1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Bir ülkede, yazı dilinin dayandığı belirli bir şehrin konuşması dışında kalan bölge ağzılarının her biri
1. Kapıcının taşra ağzıyla konuştuğu belli oluyordu.
1. Kapıcının taşra ağzıyla konuştuğu belli oluyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşra halkından olan (kimse), dışarlıklı
1. Sonra o taşralı müteahhidin ona talip olmasıyla...
1. Sonra o taşralı müteahhidin ona talip olmasıyla...
1. bir kimse taşrada edindiği görgü, örf ve âdetleri büyükşehre gelince bırakmamak
1. Şehirli görünmek gururu kasaba kızının İstanbul'dan aldığı ilk kötü huy oldu; birkaç hafta geçince babasıyla anasının yeni hayata kendisi gibi uyamayacaklarını, taşralı kalacaklarını anlayınca hırçınlaştı.
1. Şehirli görünmek gururu kasaba kızının İstanbul'dan aldığı ilk kötü huy oldu; birkaç hafta geçince babasıyla anasının yeni hayata kendisi gibi uyamayacaklarını, taşralı kalacaklarını anlayınca hırçınlaştı.
1. isim , isim , isim , isim , Taşralı olma durumu
1. Burhan Ümit, ileride genç şairin yakın dostu, taşralılıktan İzmirli hududu içinde sıyrılabilmiş, her an neredeyse çığlık basacak gergin bir çocuk yüzü.
1. Burhan Ümit, ileride genç şairin yakın dostu, taşralılıktan İzmirli hududu içinde sıyrılabilmiş, her an neredeyse çığlık basacak gergin bir çocuk yüzü.
fiil tasrifi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , Çekim
Lisan : Arapça taṣrīf
Telaffuz : tasri:fi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Belirtme
Lisan : Arapça taṣrīḥ
Telaffuz : tasri:hi
1. açıkça belirtmek
1. Bunların hudutlarını iyi tasrih edememekle beraber ... eniştemizin kanaatlerine de sirayet etmiş olduğu görülüyordu.
1. Bunların hudutlarını iyi tasrih edememekle beraber ... eniştemizin kanaatlerine de sirayet etmiş olduğu görülüyordu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Genç yaprakları soğan yerine kullanılan bir tür bitki (Allium scorodoprasum)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok uygun, tıpatıp
1. Aynaya baktığı zaman bu gece için tastamam bir kıyafet giydiğinden emindi.
1. Aynaya baktığı zaman bu gece için tastamam bir kıyafet giydiğinden emindi.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Bütünüyle, tamamıyla
1. Müdür, emrinin tastamam uygulandığını duyarak memnun oldu.
1. Müdür, emrinin tastamam uygulandığını duyarak memnun oldu.
Telaffuz : ta'stamam
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yazı yazma
2. Satır dizme
Lisan : Arapça tasṭīr
Telaffuz : tasti:ri
1. yazmak
1. Yazılarında ölümü, hazin bir şiir olarak tastir ederdi.
1. Yazılarında ölümü, hazin bir şiir olarak tastir ederdi.
2. satır biçiminde dizmek
1. isim , isim , isim , isim , Bir düşünce veya davranışın doğru olduğunu belirtme, onama, uygun bulma
Lisan : Arapça taṣvīb
Telaffuz : tasvi:bi
1. bir düşünce veya davranışın doğru olduğunu belirtmek, onamak, uygun bulmak
1. Ama zeytinyağı tüccarı böyle bir değişikliği kesinlikle tasvip etmezdi.
1. Ama zeytinyağı tüccarı böyle bir değişikliği kesinlikle tasvip etmezdi.
1. isim , isim , isim , isim , Betimleme
1. Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi.
1. Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi.
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Betim
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Resim
Lisan : Arapça taṣvīr
1. betimlemek
1. Onun hayatını tasvir eden bir kitap elime geçti.
1. Onun hayatını tasvir eden bir kitap elime geçti.
2. resmini yapmak
1. çok güzel (kimse)
1. Beyim dadılar, tayalarla şımartılmış, kuş sütüyle beslenmiş; beyaz, tüysüz, oğlandan çok kıza yakın, tasvir gibi bir civan.
1. Beyim dadılar, tayalarla şımartılmış, kuş sütüyle beslenmiş; beyaz, tüysüz, oğlandan çok kıza yakın, tasvir gibi bir civan.