1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşı bol, taşlı (yer)
1. Atları erlerden birine bıraktılar, inişli yokuşlu taşlık bir keçi yolundan yürüdüler.
1. Atları erlerden birine bıraktılar, inişli yokuşlu taşlık bir keçi yolundan yürüdüler.
2. isim , isim , isim , isim , Taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb
1. Giderken taşlıktaki duvar çivilerinde asılı palto, baston, şemsiye gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler.
1. Giderken taşlıktaki duvar çivilerinde asılı palto, baston, şemsiye gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler.
3. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı (II), konsa