taşmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıvı maddeler, içinde bulundukları kaba sığmayacak kadar çoğalma ve kabarma yüzünden kenarları aşmak

Örnek:

1. Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı.

1. Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı.

2. Akarsu, yatağından çıkarak çevresini kaplamak

3. Bir yere veya şeye sığmamak

Örnek:

1. Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı.

1. Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı.

4. İnsan, nesne vb. çokça bulunmak, sayısı artmak

Örnek:

1. Gösteri o kadar güzeldi ki seyirciler salondan taşmıştı.

1. Gösteri o kadar güzeldi ki seyirciler salondan taşmıştı.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öfke, sabırsızlık veya heyecan yüzünden kendini tutamamak

Örnek:

1. Acaba bizim taşıp köpürmelerimizi pek çocukça mı bulmuştu?

1. Acaba bizim taşıp köpürmelerimizi pek çocukça mı bulmuştu?