Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tapucu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tapu memuru

Örnek:

1. Tapucu Ragıp Efendi'nin çiçekleri dillere destandır.

1. Tapucu Ragıp Efendi'nin çiçekleri dillere destandır.


tapuculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tapu memurunun yaptığı iş


tapulama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tapulamak işi

Örnek:

1. Tapulama yasası.

1. Tapulama yasası.


tapulamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Taşınmazlar ve bunlarla ilgili ipotek, şufa, irtifak gibi bazı hakları tapu kütüğüne geçirmek


tapulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tapusu olan

Örnek:

1. Tapulu tarla.

1. Tapulu tarla.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Emri altında, maiyetinde

Örnek:

1. Babasının tapulu şoförüymüşüm, peşin para vermiş gibi çıkıştı.

1. Babasının tapulu şoförüymüşüm, peşin para vermiş gibi çıkıştı.


tapusuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tapusu olmayan


tapyoka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Manyok kökünden çıkarılan nişasta


Lisan : Fransızca tapioca

Telaffuz : tapyo'ka

tar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü


taraba
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Tahta perde


taraça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Teras

Örnek:

1. Akşamları taraçada toplanan ev halkını gizli gizli tetkik ederken dedikoducu kadınları büsbütün menfur buluyordum.

1. Akşamları taraçada toplanan ev halkını gizli gizli tetkik ederken dedikoducu kadınları büsbütün menfur buluyordum.

2. Toprak veya başka malzemeyle elde edilen, bir duvarla desteklenen yüksek düzlük

Örnek:

1. Sofradan kalktık, köşkün önündeki taraçaya çıktık.

1. Sofradan kalktık, köşkün önündeki taraçaya çıktık.

3. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Seki (I)


Lisan : İtalyanca terrazza

taraf

İlgili Kelimeler:

alt tarafı, baba tarafı, üst tarafı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri

Örnek:

1. Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak.

1. Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak.

2. Yön, yan, doğrultu

Örnek:

1. Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor.

1. Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor.

3. Yöre, yer

Örnek:

1. Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu.

1. Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu.

4. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri

Örnek:

1. Karşı tarafın adamları.

1. Karşı tarafın adamları.

5. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi

Örnek:

1. Evine görücü gelecek kız tarafı strese girerdi.

1. Evine görücü gelecek kız tarafı strese girerdi.

6. Bir şeyin belli bölümü, kısmı

Örnek:

1. Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı.

1. Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı.


Lisan : Arapça ṭaraf

taraf (veya tarafını) tutmak
Anlamı:

1. birinden yana olmak, birinin görüş ve düşüncesini desteklemek

Örnek:

1. Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir.

1. Benim, daha çok erkeklerin tarafını tutar gibi görünen akıl öğretmelerime hanımlar kızabilir.


taraf çıkmak (veya olmak)
Anlamı:

1. taraf tutmak


taraf gözetmek
Anlamı:

1. birinden yana olmak

Örnek:

1. Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik.

1. Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik.


tarafa olmak (veya çıkmak)
Anlamı:

1. birinin görüş ve düşüncesini benimsemek, desteklemek


Ön Takı : (birinden)

tarafeyn
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İki taraf


Lisan : Arapça ṭarafeyn

tarafgir
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir tarafı kayıran, bir tarafı tutan


Lisan : Arapça ṭaraf + Farsça -gīr

tarafgirlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tarafgir oalma durumu

Örnek:

1. Derhâl anladım ki bu işte bana halisane tarafgirlik edecektir.

1. Derhâl anladım ki bu işte bana halisane tarafgirlik edecektir.


tarafından
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , ...-ınca

Örnek:

1. Dostları tarafından çok sevilmiş bir zattı.

1. Dostları tarafından çok sevilmiş bir zattı.

2. Aracılığıyla

3. Türünden, çeşidinden


taraflı

İlgili Kelimeler:

çok taraflı, tek taraflı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yanı ve yönü olan

2. Herhangi bir yöreden olan

3. isim , isim , isim , isim , Yandaş


taraflılık

İlgili Kelimeler:

tek taraflılık, çok taraflılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yandaşlık


tarafsız

İlgili Kelimeler:

tarafsız bölge

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yansız


tarafsız bölge
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Savaşta iki taraf yetkilileri veya kumandanları tarafından verilen kararla oluşturulan askerden arınmış bölge


tarafsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tarafsız bir biçimde


Telaffuz : tarafsı'zca

tarafsızlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tarafsızlaştırmak işi, nötralizasyon