92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Yansızlık
1. Ben tarafsızlığımı ilan ediyorum.
1. Ben tarafsızlığımı ilan ediyorum.
1. isim , isim , isim , isim , Yandaş
1. Siz işin olmaması taraftarısınız.
1. Siz işin olmaması taraftarısınız.
2. spor , spor , spor , spor , Sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı kimse
1. Taraftara aklını peynir ekmekle yediren çılgın ve ilkel spor basını bu örnek karşısında kına yakabilir.
1. Taraftara aklını peynir ekmekle yediren çılgın ve ilkel spor basını bu örnek karşısında kına yakabilir.
Lisan : Arapça ṭaraf + Farsça -dār
Telaffuz : tarafta:rı
1. isim , isim , isim , isim , Yandaşlık
1. Hazır bulunanların hepsi tatlı dil, güler yüz taraftarlığında ittifak etmiş gibiydiler.
1. Hazır bulunanların hepsi tatlı dil, güler yüz taraftarlığında ittifak etmiş gibiydiler.
1. bir tarafı tutmak, bir yanı desteklemek
1. Gazetelerde o zaman bu maddeye taraftarlık etmemiş bulunduğunu yazmıştı.
1. Gazetelerde o zaman bu maddeye taraftarlık etmemiş bulunduğunu yazmıştı.
2. spor , spor , spor , spor , sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı olmak
tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı
1. isim , isim , isim , isim , Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
1. Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi.
1. Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi.
2. Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
3. Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
4. Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
5. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
6. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
7. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Denizi taraklama işinde kullanılan dolaplı duba
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , El ve ayaklarda parmaklarla bilek arasında bulunan kemik
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tarak otugillerden otsu bir bitki (Dipsacus)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden bir familya
1. isim , isim , isim , isim , Tarak yapan veya satan kimse
2. Taraklama işi yapan kimse
1. isim , isim , isim , isim , Taraklamak işi
2. Bağ bahçe işlerinde taşları tarakla toplama, ayıklama
1. Kuru ot taraklama makinesi.
1. Kuru ot taraklama makinesi.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Taşçı tarağı ile yapılan
4. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Ağaç gemilerde kaplamaların zedelenmesi durumunda, içeriye su girmemesi için omuzluktan su düzeyine kadar ıskarmozlar arasına uyumlu olarak yerleştirilen, ağaçtan yapılan pekiştirme
1. -i , -i , -i , -i , Bağ, bahçe toprağının yüzünü tarakla düzeltmek
2. Gereksiz maddelerden ayıklamak amacıyla araç geçirmek, taramak
3. Yılankavi çizgilerle boyamak
4. Tarar gibi yapmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tarağı olan
2. Başında tarak bulunan (kuş veya kadın)
3. Yol yol nakışlı
1. Taraklı kumaş.
1. Taraklı kumaş.
4. Tarağı geniş olan (ayak)
1. isim , isim , isim , isim , Sakarya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : tara'klı
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sölenterlerin, saydam ve jelatinli deniz hayvanlarını içine alan sınıfı
taraksı kas
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tarağı andıran, tarağa benzeyen, tarak gibi
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Uyluğun üst bölümünde bulunan kas
arama tarama, mayın arama tarama gemisi, arazi taraması, sağlık taraması
1. isim , isim , isim , isim , Taramak işi
2. Balık yumurtası ile yapılan bir meze türü
1. Tuzlu bademler, fıstıklar, fındıklar, kızarmış sucuklar, küçük börekler, tarama gibi şeylerden çimleniyorum.
1. Tuzlu bademler, fıstıklar, fındıklar, kızarmış sucuklar, küçük börekler, tarama gibi şeylerden çimleniyorum.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi olan (resim, harita)
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek
1. Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu.
1. Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu.
2. Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde aramak
1. Birdenbire uzun bir ışık sol tarafımızdaki sırtları taradı.
1. Birdenbire uzun bir ışık sol tarafımızdaki sırtları taradı.
3. Bir şeyin içindeki gereksiz maddeleri tarak, tırmık vb. ile ayıklamak, taraklamak
4. Taşın yüzünü dişli çelik kalemle işlemek
5. Makineli tüfek vb. ateşli silahlarla sürekli olarak bir yere ateş etmek
6. -de , -de , -de , -de , Kafasından geçirmek, belli belirsiz düşünmek
1. Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler.
1. Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek
1. Dergileri taramak.
1. Dergileri taramak.
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dikkatle bakmak, süzmek
9. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Tarayıcı aracılığıyla kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri bilgisayar ortamına aktarmak
10. tıp , tıp , tıp , tıp , Hastalıkların kişiler arasındaki seyrini takip edebilmek amacıyla düzenli aralıklarla yapılan inceleme