Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sürüklenmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Sürükleme işi yapılmak veya sürükleme işine konu olmak

Örnek:

1. Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim

1. Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim

2. Kendi kendini sürüklemek

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir iş, sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelere uğramak

Örnek:

1. Bu dava iki yıl sürüklendi.

1. Bu dava iki yıl sürüklendi.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tekne, akıntı ve rüzgârın etkisiyle gelişigüzel hareket etmek, ilerlemek veya yol almak


sürükletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürükletmek işi


sürükletmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sürükleme işini yaptırmak


sürükleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürükleyebilmek işi


sürükleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sürükleme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Sürüklemeye gücü yetmek


sürükleyici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürükleme niteliği veya gücü olan, dinamo

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İlginin sürmesini sağlayan

Örnek:

1. Sürükleyici bir roman.

1. Sürükleyici bir roman.


sürükleyicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürükleyici olma durumu


sürükleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürükleme işi


sürülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürülmek işi

Örnek:

1. Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır.

1. Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır.

2. Piyasaya çıkarılma

Örnek:

1. Yeni paraların piyasaya sürülmesi için hazırlıklar yapılıyor.

1. Yeni paraların piyasaya sürülmesi için hazırlıklar yapılıyor.


sürülmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Sürme işine konu olmak veya sürme işi yapılmak

Örnek:

1. İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.

1. İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir yere sürülmek, gönderilmek

Örnek:

1. Bir süre sonra müdürle iki öğretmenin ayrı ayrı yerlere sürüldüklerini öğrendim.

1. Bir süre sonra müdürle iki öğretmenin ayrı ayrı yerlere sürüldüklerini öğrendim.


sürülüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürülme işi


sürüm

İlgili Kelimeler:

sürüm sürüm

Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir ticaret malının satılır olması, revaç

Örnek:

1. Bu malın sürümü yoktur.

1. Bu malın sürümü yoktur.

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Bir paranın geçer olması, tedavül

Örnek:

1. Bu para sürümden kaldırıldı.

1. Bu para sürümden kaldırıldı.

3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Devletçe para, senet ve tahvil çıkarma, piyasaya sürme, emisyon

4. Bir konuyla ilgili değişik metinlerden her biri, versiyon

5. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Değişik biçim, versiyon


sürüm sürüm
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Yoksul ve perişan bir biçimde yaşamak` anlamındaki sürüm sürüm sürünmek deyiminde geçen bir söz


sürüme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürümek işi


sürümek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek

2. Hafif bir şeyi sürüklemek

Örnek:

1. Ey gökten yere nazlı bir sultan gibi eteklerini basamaklarda sürüyerek aheste aheste inen yolcu! Kaçıncı basamaktasın?

1. Ey gökten yere nazlı bir sultan gibi eteklerini basamaklarda sürüyerek aheste aheste inen yolcu! Kaçıncı basamaktasın?

3. Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek

4. Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek

Örnek:

1. Diyar diyar beni aldı / Sürüdü gönlüm sürüdü

1. Diyar diyar beni aldı / Sürüdü gönlüm sürüdü


sürümlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürümü çok olan, çok satılan (mal)


sürümlülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürümlü olma durumu


sürümsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürümü olmayan, az satılan veya satılmayan (mal)


sürümsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürümü olmama durumu


sürünceme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir işin sonuçlanıncaya kadar boş yere uğradığı gecikmelerin tümü


sürüncemede bırakmak (veya tutmak)
Anlamı:

1. bir işi sonuçlanıncaya kadar boş yere geciktirmek, uzatmak

Örnek:

1. Bana niye bu davayı böyle sürüncemede tuttuğunu izah etsin.

1. Bana niye bu davayı böyle sürüncemede tuttuğunu izah etsin.


sürüncemede kalmak
Anlamı:

1. bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak


süründürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süründürmek işi


süründürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sürünme işini yaptırmak, sürünmesine sebep olmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güçlük ve sıkıntıya uğratmak


süründürülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süründürülmek işi