92406 kayıt bulundu.
miralay, mirliva
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Baş, kumandan, amir
2. Bey, emîr
Lisan : Farsça mīr
1. isim , isim , isim , isim , Mırıldanma sesi
1. Mır mır mırıldanıyor.
1. Mır mır mırıldanıyor.
1. isim , isim , isim , isim , Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata
Lisan : İtalyanca mira
Telaffuz : mi'ra
Miraç Gecesi, Miraç Kandili
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Göğe çıkma
Lisan : Arapça miʿrāc
Telaffuz : mi:ra:cı
1. isim , isim , isim , isim , Hz. Muhammed'in göğe çıktığına inanılan recep ayının yirmi yedinci gecesi
Özel: Evet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Albay
1. Heyet ve miralay Galip Bey huzura girdiler.
1. Heyet ve miralay Galip Bey huzura girdiler.
Lisan : Farsça mīr + Türkçe alay
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Albaylık
mirasyedi, reddimiras, baba mirası
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey
1. Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı.
1. Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı.
Lisan : Arapça mīrās̱
Telaffuz : mi:ra:sı
1. `miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır` anlamında kullanılan bir söz
1. kendine kalan mirası tüketmek
1. Son zamanlarda İzmir'deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti.
1. Son zamanlarda İzmir'deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti.
2. kendine miras kalmak
1. Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer.
1. Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer.
1. bir kimseye önemlice bir kalıt kalmak
1. Bizimkiler okkalı bir mirasa konmuşlar da o hergelenin hakkını mı yemişler ne?
1. Bizimkiler okkalı bir mirasa konmuşlar da o hergelenin hakkını mı yemişler ne?
1. isim , isim , isim , isim , Kalıtçı
1. Aradım buldum tarlanın mirasçısını, adamı Ödemiş'ten aldım geldim.
1. Aradım buldum tarlanın mirasçısını, adamı Ödemiş'ten aldım geldim.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Başkasının iyi veya kötü yönlerini aynı biçimde ortaya koyan
1. Anasının kıskançlığına mirasçı olan çelimsiz solgun çocuk da yaşamayacağa benziyordu.
1. Anasının kıskançlığına mirasçı olan çelimsiz solgun çocuk da yaşamayacağa benziyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Kendisine önemli bir miras kalan, mirasa konan kimse
1. Kiraladıkları otlakların sahibi yıllardır Manastır'a yerleşmiş bir mirasyediydi.
1. Kiraladıkları otlakların sahibi yıllardır Manastır'a yerleşmiş bir mirasyediydi.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok savurgan kimse
1. Hayatını, gençliğini bir mirasyedi gibi hiç düşünmeden yiyip bitirmiş.
1. Hayatını, gençliğini bir mirasyedi gibi hiç düşünmeden yiyip bitirmiş.
Telaffuz : mira'syedi
1. isim , isim , isim , isim , Mirasyedi olma durumu
2. Mirasyediye yaraşır davranış
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ayna
Lisan : Arapça mirʾāt
Telaffuz : mira:t
mirî kâtibi, mirî mal
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hükûmetin, hazinenin malı olan, beylik
2. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Devlet hazinesi
Lisan : Farsça mīr + Arapça -ī
Telaffuz : mi:ri:
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde maliye ile halk arasında davalara bakan yargıç
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Devlete ait mal, hazineye ait mal
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı maliyesinde, koyunları sayıp vergilerini toplayan görevli