92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Mırıldanma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Mırıldanma becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Mırıldanmak işi
1. Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı.
1. Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Alçak sesle kendi kendine bir şeyler söylemek
1. Bastonunu yanağına dayayıp bir şeyler mırıldandı.
1. Bastonunu yanağına dayayıp bir şeyler mırıldandı.
2. Alçak sesle şarkı söylemek
1. Eve dönünce yatakta uyuyuncaya kadar hep o şarkıları mırıldanıyordu.
1. Eve dönünce yatakta uyuyuncaya kadar hep o şarkıları mırıldanıyordu.
3. Ancak yanındakinin duyabileceği bir biçimde konuşmak
1. Mescidin önünde mırıldanarak söylediğini açık olarak tekrarladı.
1. Mescidin önünde mırıldanarak söylediğini açık olarak tekrarladı.
1. isim , isim , isim , isim , Alçak ve anlaşılmaz bir ses çıkararak konuşma
1. Dinleyiciler arasında dolaşan mırıltı birden uğultu hâlini aldı.
1. Dinleyiciler arasında dolaşan mırıltı birden uğultu hâlini aldı.
1. bir isteği yerine getirmemek için çeşitli sebepler ileri sürmek, nazlanmak
1. Sorulsa, nasıl bir hayatı seviyorsun, diye, mırın kırın eder, hiçbir şey anlaşılmaz.
1. Sorulsa, nasıl bir hayatı seviyorsun, diye, mırın kırın eder, hiçbir şey anlaşılmaz.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kedi `mır mır` diye ses çıkarmak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Tuğgeneral
Lisan : Farsça mīr + Arapça livā
Telaffuz : mirliva:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Tuğgenerallik
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sularımızda yaşayan bir tür yılan balığı (Echelus myrus)
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Mırıldanan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sürekli sorun çıkaran
1. isim , isim , isim , isim , Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve
Lisan : Arapça mirra
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bazı Türk topluluklarında ve İran'da kullanılan bir soyluluk sanı
Lisan : Farsça mīrzā
mis sabunu, mis üzümü
1. isim , isim , isim , isim , Güzel
1. Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu.
1. Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu.
Lisan : Arapça misk
1. çok güzel
1. Orada çamlar mis gibi kokarak rüzgârla fısıldaşırlardı.
1. Orada çamlar mis gibi kokarak rüzgârla fısıldaşırlardı.
2. elbette
1. Ben mis gibi tornacıyım, sanatımı bırakamam.
1. Ben mis gibi tornacıyım, sanatımı bırakamam.