Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kurulaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kuru duruma gelmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yoksullaşmak, yozlaşmak, muhtevasızlaşmak


kurulayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurulayabilmek işi


kurulayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kurulama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kurulama gücü bulunmak


kurulayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurulama işi


kurulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurulmak işi

Örnek:

1. Kumpanyanın kurulmasında başı çeken gerçekte, ecnebi bir banka.

1. Kumpanyanın kurulmasında başı çeken gerçekte, ecnebi bir banka.


kurulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurma işine konu olmak veya kurma işi yapılmak

Örnek:

1. Kurulmuştu benim adıma bir saray / Çevresini dolanmış gümüşten bir çay

1. Kurulmuştu benim adıma bir saray / Çevresini dolanmış gümüşten bir çay

2. -e , -e , -e , -e , Rahatça oturmak, yerleşmek

Örnek:

1. Bayramlarda bir payton tutar, tek başına arkaya kurulur, saatlerce dolaşırdı.

1. Bayramlarda bir payton tutar, tek başına arkaya kurulur, saatlerce dolaşırdı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Övünür biçimde davranışlarda bulunmak, kasılmak

Örnek:

1. Adam amma da kuruluyor.

1. Adam amma da kuruluyor.


kurultay
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulusal veya uluslararası bilimsel toplantı

2. Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belli sürelerle veya gerektikçe yaptığı genel toplantı, kongre

Örnek:

1. Dil Kurultayı.

1. Dil Kurultayı.

3. tarih , tarih , tarih , tarih , Eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis


Lisan : Yunanca

kurulu

İlgili Kelimeler:

kurulu düzen

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş

Örnek:

1. Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı.

1. Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı.


kurulu düzen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşmiş, içinde bulunulan toplumsal düzen

Örnek:

1. Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor.

1. Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor.


kuruluk

İlgili Kelimeler:

tuzu kuruluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuru olma durumu


kuruluş

İlgili Kelimeler:

kuruluşlar bütünü, sanayi kuruluşu, sivil toplum kuruluşu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurulma işi

Örnek:

1. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu 1923'tedir.

1. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu 1923'tedir.

2. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis

Örnek:

1. Basın mensupları bağlı oldukları yayın kuruluşları ile iletişim hâlindeydiler.

1. Basın mensupları bağlı oldukları yayın kuruluşları ile iletişim hâlindeydiler.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yapı, yapılış, bünye

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kasılma

5. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı


kuruluşlar bütünü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kompleks


kurum
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bacalarda biriken kalın is

Örnek:

1. Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum.

1. Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum.


kurum
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür

Örnek:

1. Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü.

1. Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü.


kurum

İlgili Kelimeler:

eğitim kurumu, kamu kurumu

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese

Örnek:

1. Türk Dil Kurumu.

1. Türk Dil Kurumu.


kurum (veya kurumunu) satmak
Anlamı:

1. böbürlenmek, büyüklenmek

Örnek:

1. Senin kıratında bir tane daha bulsun da kurumunu ona satsın.

1. Senin kıratında bir tane daha bulsun da kurumunu ona satsın.


kurum kurum kurumlanmak (veya kurulmak)
Anlamı:

1. büyüklenmek, böbürlenmek


kuruma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumak işi

Örnek:

1. O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk.

1. O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk.

2. kimya , kimya , kimya , kimya , Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması


kurumak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek

Örnek:

1. Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.

1. Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu.

2. Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek

Örnek:

1. Bu ulu ağaç yerlerde sürüne sürüne kurudu ve etrafını dikenler, ısırganlar bürüdü.

1. Bu ulu ağaç yerlerde sürüne sürüne kurudu ve etrafını dikenler, ısırganlar bürüdü.

3. Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak

Örnek:

1. Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik.

1. Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik.

4. Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek

Örnek:

1. Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu.

1. Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak

Örnek:

1. Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın.

1. Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok susamak


kürüme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kürümek işi


kürümek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Küremek


kurumlanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumlanabilmek işi


kurumlanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurumlanma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Oysa parlak bir evlilik yapabilir; hizmetçilerine, gündelikçilerine kurumlanabilirdi.

1. Oysa parlak bir evlilik yapabilir; hizmetçilerine, gündelikçilerine kurumlanabilirdi.


kurumlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumlanma işi


kurumlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumlanmak işi