Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kurumlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gururlanarak kasılmak


kurumlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurum (I) tutmak


kurumlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurum niteliği kazandırma, kurum niteliği verme

2. Özellikle politik ve ekonomik alanlarda denetim örgütlerinin, kurumların çoğaltılması eğilimi

3. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Herhangi bir davranış, düşünüş, inanış biçiminin tarih olarak durağan ve toplumca değer verilen kalıplara dönüşmesi süreci, müesseseleşme


kurumlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurum durumuna gelmek, müesseseleşmek


kurumlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumlaştırmak işi


kurumlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kurum durumuna getirmek


kurumlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurum(I) tutmuş olan


kurumlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gururlanarak kasılan, mağrur, dikbaşlı


kurumluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumlu olma durumu


kurumsal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurumla ilgili

2. Değişik birim ve fonksiyonlarıyla bir kurumun niteliklerine tam anlamıyla sahip olan


kurumsallaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumsallaşmak durumu


kurumsallaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kurumsal duruma gelmek

2. Örgütlü duruma gelmek

3. Süreklilik kazanmak


kurumsallaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumsallaştırmak işi


kurumsallaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kurumlaşmasını sağlamak


kurumsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurumu olmayan


kurumsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurumsuz olma durumu


kuruntu

İlgili Kelimeler:

hüsnükuruntu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanlış ve yersiz düşünce, evham

Örnek:

1. Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta.

1. Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta.

2. Bir konuyla ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma, işkil, evham, vesvese

Örnek:

1. Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin kuruntusu seziliyordu.

1. Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin kuruntusu seziliyordu.

3. Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, vehim

Örnek:

1. Bu davranış yersiz kuruntuların tam bir panzehridir.

1. Bu davranış yersiz kuruntuların tam bir panzehridir.


kuruntu etmek
Anlamı:

1. kötü ihtimalleri düşünüp üzülmek


kuruntucu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürekli kuruntuya kapılan (kimse), işkilli, vesveseci, müvesvis


kuruntuculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuruntucu olma durumu, müvesvislik, işkillilik, vesvesecilik


kuruntulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuruntusu olan (kimse), evhamlı, vesveseli, mütevehhim

Örnek:

1. Karısı, Tevfik'ten daha kuruntulu, hırçınlıktan kurumuş bir kadın.

1. Karısı, Tevfik'ten daha kuruntulu, hırçınlıktan kurumuş bir kadın.


kuruntululuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuruntulu olma durumu, vesveselilik, evhamlılık


kuruntusuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuruntusu olmayan, vesvesesiz, evhamsız


kuruntusuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuruntusuz olma durumu, vesvesesizlik, evhamsızlık


kuruntuya kapılmak
Anlamı:

1. boş yere tasalanmak