Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kürünü kırmak
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , hevesini almak


kürünü öldürmek
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , gururunu kırmak, güçsüzlüğünü kabul etmek


kurunun yanında yaş da yanar
Anlamı:

1. `beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Gözünü kin bürümüş, doğruyu eğriyi seçemiyor, kurunun yanında yaşı da yakacak.

1. Gözünü kin bürümüş, doğruyu eğriyi seçemiyor, kurunun yanında yaşı da yakacak.


kuruş

İlgili Kelimeler:

kuruş kuruş, kuruşu kuruşuna

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Liranın yüzde biri değerinde Türk parası

Örnek:

1. Kırmızı meşin üzerine yaldızlı en iyi cildi beş kuruşa yapardı.

1. Kırmızı meşin üzerine yaldızlı en iyi cildi beş kuruşa yapardı.


Lisan : Almanca Groschen

kuruş
Anlamı:

1. Kurma işi

Örnek:

1. Üniversiteyi kuruş, yeni Türkiye'nin ilim inkılabının tekâmülüdür.

1. Üniversiteyi kuruş, yeni Türkiye'nin ilim inkılabının tekâmülüdür.


kuruş kuruş
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kuruşu kuruşuna


kurusıkı

İlgili Kelimeler:

kurusıkı atıcı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek veya tabanca mermisi

2. Bu mermiyi patlatan bir tür tabanca

3. argo , argo , argo , argo , Korku

4. argo , argo , argo , argo , Blöf


Telaffuz : kuru'sıkı

kurusıkı atıcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Korkutmak veya yıldırmak amacıyla aslı olmayan söz söyleyen


kurusıkı atıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurusıkı atıcı olma durumu

Örnek:

1. İster istemez bu kurusıkı atıcılıklarla yetinip gidiyordum.

1. İster istemez bu kurusıkı atıcılıklarla yetinip gidiyordum.


kurusıkı atmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , korkutmak veya yıldırmak amacıyla aslı olmayan söz söylemek


kuruşlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuruşlandırmak işi


kuruşlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir listede yer alan her maddenin fiyat tutarını hesap edip belirtmek


kuruşluk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir kuruşa karşılık olan

Örnek:

1. On beş bin kuruşluk malımız satın alındığı hâlde bedeli ödenmiyor.

1. On beş bin kuruşluk malımız satın alındığı hâlde bedeli ödenmiyor.


kuruşu kuruşuna
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tam hesaplanarak, kuruş kuruş

Örnek:

1. Yaptığı masrafın hesabını kuruşu kuruşuna verdi.

1. Yaptığı masrafın hesabını kuruşu kuruşuna verdi.


kurut
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kurutulmuş süt ürünü

Örnek:

1. Yoğurt kurutu. Kaymak kurutu.

1. Yoğurt kurutu. Kaymak kurutu.


kurutabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurutabilmek işi


kurutabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kurutma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kurutma gücü bulunmak


kurutaç
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Kurutma kabı


kurutma

İlgili Kelimeler:

kurutma kabı, kurutma kâğıdı, kurutma makinesi, ambarda kurutma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurutmak işi


kurutma kabı
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , İçinde nemçeker bir kimyasal madde bulunan ve bazı maddeleri kurutmak veya nemlenmelerini önlemek için kullanılan kapaklı cam kap, kurutaç, desikatör


kurutma kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yazıda mürekkebin ıslaklığını gidermek için kullanılan nem emici bir kâğıt türü


kurutma makinesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkanmış ve sıkılmış çamaşırları sıcak hava içinde döndürerek kurutan araç


kurutmaç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mürekkebi kurutmak için kullanılan kurutma kâğıdı ve bunun takılı bulunduğu araç


kurutmak fiil

İlgili Kelimeler:

dalkurutan, kankurutan, uçkurutan

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Suyunu ve ıslaklığını giderip kuru duruma getirmek

Örnek:

1. Gözyaşlarını kurut, dedi, bilirsin ki kader değişmez.

1. Gözyaşlarını kurut, dedi, bilirsin ki kader değişmez.

2. Bitki canlılığını yitirmek

Örnek:

1. Tek başına dolaştığın derin, yeşil ormanlarda / Yaprakları kurutacak sonbaharı düşündün mü?

1. Tek başına dolaştığın derin, yeşil ormanlarda / Yaprakları kurutacak sonbaharı düşündün mü?

3. Bazı sebze ve meyvelerin buharlaştırılmasıyla kuru bir durum almasını sağlamak

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cılız duruma getirmek, zayıflatmak

Örnek:

1. Bu hastalık onu kurutmuş.

1. Bu hastalık onu kurutmuş.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yiyecek ve içecekleri yiyip bitirmek

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uğursuzluk getirmek, yok etmek

Örnek:

1. Dâhilde bütün millî kuvvetlerimizi dağıttılar, bütün kabiliyetlerimizi kuruttular.

1. Dâhilde bütün millî kuvvetlerimizi dağıttılar, bütün kabiliyetlerimizi kuruttular.


kurutmalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurutma sistemi olan

Örnek:

1. Kurutmalı çamaşır makinesi.

1. Kurutmalı çamaşır makinesi.