Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kestane kargası
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Alakarga


kestane rengi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açık kahverengi, maron

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


kestane şekeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestanenin şeker şerbeti içinde kaynatılmasıyla yapılan şekerleme


kestane suyu gibi
Anlamı:

1. sulu (kahve)


kestaneci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestane kebabı yapan veya satan kimse


kestanecik
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Prostat

2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Atların her bacağında birer tane çıkan, boynuz dokusunda olan kısa ve yayvan uzantı


kestanecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestanecinin yaptığı iş


kestanelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestane ağaçları çok olan yer

Örnek:

1. Kestanelikte ağaçlardan düşen yapraklar üstünde koşar, yerlerden kestane toplardık.

1. Kestanelikte ağaçlardan düşen yapraklar üstünde koşar, yerlerden kestane toplardık.


Kestel
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bursa iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ke'stel

kestere
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kitre


kestiği tırnak olamamak
Anlamı:

1. bir kimse, söz konusu olan kimseden değerce çok aşağı olmak


kestirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirebilmek işi


kestirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kestirme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.

1. Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.


kestirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirilmek işi


kestirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kestirme işi yapılmak


kestirim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirme işi, tahmin


kestirip atmak
Anlamı:

1. ayrıntılı düşünmeden kesin yargıya varmak

Örnek:

1. Tartışmayı kestirip atmak bana hiçbir zaman kolay görünmemiştir.

1. Tartışmayı kestirip atmak bana hiçbir zaman kolay görünmemiştir.


kestiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirme işi


kestiriverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirivermek işi


kestirivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kısa sürede kestirmek


Telaffuz : kestiri'vermek

kestirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirmek işi

2. Oturduğu yerde hafif ve kısa süreli uyuma

3. Tahmin

Örnek:

1. Karşılaştığı bir iki olay ona az da olsa bazı kestirmelerinde aldandığını gösteriyordu.

1. Karşılaştığı bir iki olay ona az da olsa bazı kestirmelerinde aldandığını gösteriyordu.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alışılanın dışında kısa olan (yol), kese(II)

Örnek:

1. Evimden çıkar, bir kestirme yoldan beş dakikada evine varabilirdim.

1. Evimden çıkar, bir kestirme yoldan beş dakikada evine varabilirdim.

5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Amacı fazla uzatmadan anlatan

Örnek:

1. Kestirme cevap. Kestirme söz.

1. Kestirme cevap. Kestirme söz.

6. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısaca, özet olarak

Örnek:

1. Konuyu kestirme anlattı.

1. Konuyu kestirme anlattı.

7. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kaynatılıp limon sıkılarak koyulaştırılmış şeker şerbeti


kestirmece
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaklaşık, tahminî

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (kesti'rmece) Kısa yoldan, kısaca

Örnek:

1. İklim değiştirmek için insan kestirmece hamama gitmeli, zahmetsizi, ucuzu o.

1. İklim değiştirmek için insan kestirmece hamama gitmeli, zahmetsizi, ucuzu o.


kestirmeden
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , En kısa yoldan, en kısa bir biçimde

Örnek:

1. Okula kestirmeden gittik.

1. Okula kestirmeden gittik.


Telaffuz : kesti'rmeden

kestirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kesme işini yaptırmak

Örnek:

1. Köyde kefenlik bez olmadığı için Selim sandalın yelkenini kestirip kefen diktirdi.

1. Köyde kefenlik bez olmadığı için Selim sandalın yelkenini kestirip kefen diktirdi.

2. Akıl yolu ile gerçeğe yakın bir yargıya varmak, tahmin etmek

Örnek:

1. Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim?

1. Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim?

3. Kesilmesini sağlamak, kesilmesine yol açmak

Örnek:

1. Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi.

1. Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi.

4. Karar vermek

Örnek:

1. Söze nereden, nasıl başlayacağımı kestiremiyorum.

1. Söze nereden, nasıl başlayacağımı kestiremiyorum.

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kısa bir süre uyumak, şekerleme yapmak

Örnek:

1. Rahmi peykenin köşesine büzülmüş, kestiriyordu.

1. Rahmi peykenin köşesine büzülmüş, kestiriyordu.

6. Anlamak, farkına varmak

Örnek:

1. Bu çocuk zaten hâlâ durumunu kestirememiştir.

1. Bu çocuk zaten hâlâ durumunu kestirememiştir.


kestirtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kestirtmek işi