92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Alakarga
1. isim , isim , isim , isim , Açık kahverengi, maron
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. isim , isim , isim , isim , Kestanenin şeker şerbeti içinde kaynatılmasıyla yapılan şekerleme
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Prostat
2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Atların her bacağında birer tane çıkan, boynuz dokusunda olan kısa ve yayvan uzantı
1. isim , isim , isim , isim , Kestane ağaçları çok olan yer
1. Kestanelikte ağaçlardan düşen yapraklar üstünde koşar, yerlerden kestane toplardık.
1. Kestanelikte ağaçlardan düşen yapraklar üstünde koşar, yerlerden kestane toplardık.
1. isim , isim , isim , isim , Bursa iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ke'stel
1. -i , -i , -i , -i , Kestirme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.
1. Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.
1. ayrıntılı düşünmeden kesin yargıya varmak
1. Tartışmayı kestirip atmak bana hiçbir zaman kolay görünmemiştir.
1. Tartışmayı kestirip atmak bana hiçbir zaman kolay görünmemiştir.
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kısa sürede kestirmek
Telaffuz : kestiri'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Kestirmek işi
2. Oturduğu yerde hafif ve kısa süreli uyuma
3. Tahmin
1. Karşılaştığı bir iki olay ona az da olsa bazı kestirmelerinde aldandığını gösteriyordu.
1. Karşılaştığı bir iki olay ona az da olsa bazı kestirmelerinde aldandığını gösteriyordu.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alışılanın dışında kısa olan (yol), kese(II)
1. Evimden çıkar, bir kestirme yoldan beş dakikada evine varabilirdim.
1. Evimden çıkar, bir kestirme yoldan beş dakikada evine varabilirdim.
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Amacı fazla uzatmadan anlatan
1. Kestirme cevap. Kestirme söz.
1. Kestirme cevap. Kestirme söz.
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Kısaca, özet olarak
1. Konuyu kestirme anlattı.
1. Konuyu kestirme anlattı.
7. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kaynatılıp limon sıkılarak koyulaştırılmış şeker şerbeti
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaklaşık, tahminî
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (kesti'rmece) Kısa yoldan, kısaca
1. İklim değiştirmek için insan kestirmece hamama gitmeli, zahmetsizi, ucuzu o.
1. İklim değiştirmek için insan kestirmece hamama gitmeli, zahmetsizi, ucuzu o.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , En kısa yoldan, en kısa bir biçimde
1. Okula kestirmeden gittik.
1. Okula kestirmeden gittik.
Telaffuz : kesti'rmeden
1. -i , -i , -i , -i , Kesme işini yaptırmak
1. Köyde kefenlik bez olmadığı için Selim sandalın yelkenini kestirip kefen diktirdi.
1. Köyde kefenlik bez olmadığı için Selim sandalın yelkenini kestirip kefen diktirdi.
2. Akıl yolu ile gerçeğe yakın bir yargıya varmak, tahmin etmek
1. Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim?
1. Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim?
3. Kesilmesini sağlamak, kesilmesine yol açmak
1. Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi.
1. Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi.
4. Karar vermek
1. Söze nereden, nasıl başlayacağımı kestiremiyorum.
1. Söze nereden, nasıl başlayacağımı kestiremiyorum.
5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kısa bir süre uyumak, şekerleme yapmak
1. Rahmi peykenin köşesine büzülmüş, kestiriyordu.
1. Rahmi peykenin köşesine büzülmüş, kestiriyordu.
6. Anlamak, farkına varmak
1. Bu çocuk zaten hâlâ durumunu kestirememiştir.
1. Bu çocuk zaten hâlâ durumunu kestirememiştir.