Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
keşleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Keşlemek durumu


keşlemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , Aldırış etmemek, önem vermemek, ciddiye almamak


kesme

İlgili Kelimeler:

kesme imi, kesme işareti, kesme kaya, kesme şeker, kesme taş, akçakesme, daire kesmesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesmek işi

Örnek:

1. Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti.

1. Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti.

2. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan

Örnek:

1. Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat.

1. Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesin, değişmez, maktu

Örnek:

1. Kesme fiyat.

1. Kesme fiyat.

5. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Kesme işareti

6. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat

7. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)

8. matematik , matematik , matematik , matematik , Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi

9. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum

10. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Lokum


kesme imi
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Kesme işareti


kesme işareti
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Özel adlara, kısaltmalara ve sayılara getirilen ekleri, iki sözün birleşmesi sırasında ortaya çıkan ses düşmesini belirtmek için kullanılan noktalama işaretinin adı, kesme, kesme imi, apostrof ( ' )

Örnek:

1. Atatürk'ün konuşması. N'oldu?

1. Atatürk'ün konuşması. N'oldu?


kesme kaya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Baskı altında kalarak sertleşmiş toprak


kesme şeker
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küp şeker


kesme taş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yola dizilmek amacıyla veya bir yapı için biçimlendirilmiş taş


kesmece
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesilip müşteriye gösterilerek satılan (kavun, karpuz)

Örnek:

1. Kesmece kavun, kesmece beyim, daha bir diyeceğin var mı / Kes kes al karpuzlarımı

1. Kesmece kavun, kesmece beyim, daha bir diyeceğin var mı / Kes kes al karpuzlarımı

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (ke'smece) Kesip bakarak beğenmek şartıyla

Örnek:

1. Karpuzu kesmece aldım.

1. Karpuzu kesmece aldım.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , (ke'smece) Aradaki değer ayrımını gözetmeksizin hepsi bir fiyattan

Örnek:

1. Bu kitapları kesmece yüzer liradan aldım.

1. Bu kitapları kesmece yüzer liradan aldım.


kesmek fiil

İlgili Kelimeler:

kesyap, kesyapıştır, ateşkes

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak

Örnek:

1. İpi kesmek.

1. İpi kesmek.

2. Dibinden ayırmak

Örnek:

1. Ağaçları kesmek. Dalları kesmek.

1. Ağaçları kesmek. Dalları kesmek.

3. Düzgün parçalara ayırmak

Örnek:

1. Eti kesmek. Patatesi kesmek.

1. Eti kesmek. Patatesi kesmek.

4. Kesici bir araçla yaralamak

Örnek:

1. Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?

1. Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ucunu almak

Örnek:

1. Saç kesmek. Tırnak kesmek.

1. Saç kesmek. Tırnak kesmek.

6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak

Örnek:

1. Koyun kesmek. Tavuk kesmek.

1. Koyun kesmek. Tavuk kesmek.

7. Son vermek, gidermek

Örnek:

1. Bu ilaç baş ağrısını keser.

1. Bu ilaç baş ağrısını keser.

8. Ara vermek

Örnek:

1. Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler.

1. Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler.

9. Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek

Örnek:

1. Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler.

1. Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler.

10. Akımı durdurmak

Örnek:

1. Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş.

1. Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş.

11. Belirtmek, kararlaştırmak

Örnek:

1. Gününü daha kesmedik.

1. Gününü daha kesmedik.

12. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek

Örnek:

1. Ücretinden beş lira kesmişler.

1. Ücretinden beş lira kesmişler.

13. Para basmak

14. Azaltmak, güçleştirmek

Örnek:

1. Rüzgâr geminin yolunu kesiyor.

1. Rüzgâr geminin yolunu kesiyor.

15. İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak

16. Geçişi önlemek

Örnek:

1. Yolu kesmek.

1. Yolu kesmek.

17. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Susmak

Örnek:

1. Kes artık yeter!

1. Kes artık yeter!

18. Hasta organı ameliyatla almak

19. Bölmek, ayırmak

Örnek:

1. Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri.

1. Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri.

20. Yazıyı, filmi kısaltmak

21. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , Uydurmak, yalan söylemek

22. Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak

Örnek:

1. Rüzgâr yüzümü kesiyor.

1. Rüzgâr yüzümü kesiyor.

23. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini yermek, kötülemek

Örnek:

1. Hiç değil beni kesmeden edemez o.

1. Hiç değil beni kesmeden edemez o.

24. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak

25. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Vahşice öldürmek

26. spor , spor , spor , spor , Oyuncuyu takım kadrosuna almamak


keşmekeş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karışık olma durumu, karışıklık

Örnek:

1. Ne olacaksa olur ve her hâlde bu millet, ölümden beter bir keşmekeşten kurtulur.

1. Ne olacaksa olur ve her hâlde bu millet, ölümden beter bir keşmekeşten kurtulur.


Lisan : Farsça keşmekeş

keşmekeşlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karışıklık, halledilmesi, içinden çıkılması zor durum

Örnek:

1. Bir keşmekeşliktir gidiyor.

1. Bir keşmekeşliktir gidiyor.


kesmelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesme taş çıkarılan ocak


kesmik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kesilmiş sütün koyu bölümü

2. Başakla karışık iri saman

3. Taş gibi olmuş toprak parçası


kesmikli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kesmik bulunan


kesp

İlgili Kelimeler:

kesbetmek

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kazanma


Lisan : Arapça kesb

kesre
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Esre


Lisan : Arapça kesre

kesret
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çok olma durumu, çokluk


Lisan : Arapça kes̱ret

keşşaf
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bilinmeyen çok önemli bir şeyi keşfeden

2. Keşif kolu

3. İzci


Lisan : Arapça keşşāf

Telaffuz : keşşa:fı

keşşaflık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İzcilik


kestane

İlgili Kelimeler:

kestane dorusu, kestane fişeği, kestane kabağı, kestane kargası, kestane rengi, kestane şekeri, açık kestane, at kestanesi, dağ kestanesi, denizkestanesi, göl kestanesi, Hint kestanesi, kuzu kestanesi

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kayıngillerden, ılıman iklimlerde yetişen, 25-30 metre kadar boylanabilen, kerestesi doğramacılıkta kullanılan bir orman ağacı (Castanea sativa)

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bu ağacın yenebilen kabuklu meyvesi

3. Kestane rengi


Lisan : Rumca

Telaffuz : kesta:ne

kestane dorusu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açık kahverengi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan (at)


kestane fişeği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde tane barut ve fitilin geçmesine yarayan küçük bir kanalı olan bir tür şenlik fişeği


kestane kabağı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Helvacı kabağı


kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
Anlamı:

1. soyunu, yetiştiği yeri veya çevreyi hor görenler için kınama yollu söylenen bir söz