92406 kayıt bulundu.
1. uzun uzadıya düşünmeden kesin yargıya varmak
1. Zaman zaman iddiacılığını da bırakamazdı, bu böyledir diye kesip atardı.
1. Zaman zaman iddiacılığını da bırakamazdı, bu böyledir diye kesip atardı.
2. kesin olarak çözmek, bitirmek
1. Oysa ben karımı hatırlatacak her şeyden kurtulmak, yaşamımın ona ait bölümünü kesip atmak istiyordum.
1. Oysa ben karımı hatırlatacak her şeyden kurtulmak, yaşamımın ona ait bölümünü kesip atmak istiyordum.
1. parçalamak, doğramak, ameliyat etmek
1. Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?
1. Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?
2. ağzına geleni söylemek, ileri geri konuşmak
3. zorbalıkla korkutmak
kesir ölçek, adi kesir, basit kesir, bayağı kesir, bileşik kesir, ondalık kesir
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir birimin bölündüğü eşit parçalardan birini veya birkaçını anlatan sayı
1. Yarım, üçte bir, yüzde üç birer kesirdir.
1. Yarım, üçte bir, yüzde üç birer kesirdir.
Lisan : Arapça kesr
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Plan ve haritalarda küçültme oranını basit kesirle ifade eden ölçek türü
1. 1 / 20.000 ölçekli harita.
1. 1 / 20.000 ölçekli harita.
kesirli sayı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesir niteliğinde olan (sayı)
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Kesri olan sayı
1. 1,5 veya 1,3 kesirli sayılardır.
1. 1,5 veya 1,3 kesirli sayılardır.
keşişhane, başkeşiş
1. isim , isim , isim , isim , Rahip
Lisan : Farsça keşīş
1. her şeyden elini ayağını çekip yalnız başına yaşamak
1. Büyük din adamlarının keşiş hayatı sürmesi boşuna mı dersiniz?
1. Büyük din adamlarının keşiş hayatı sürmesi boşuna mı dersiniz?
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Kesişme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Bir nokta veya çizgi üzerinde birbirini kesip geçen (çizgiler veya yüzeyler)
1. Kesişen doğrular.
1. Kesişen doğrular.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Manastır
Lisan : Farsça keşīş + ḫāne
Telaffuz : keşişha:ne
1. -le , -le , -le , -le , Aniden kesişmek
1. Hoyratça ayrılan yolları, birbirlerinden tamamen bihaber katettikleri gençlik dönemlerinin ardından, Cemal'in beklenmedik dönüşüyle yeniden kesişivermişti.
1. Hoyratça ayrılan yolları, birbirlerinden tamamen bihaber katettikleri gençlik dönemlerinin ardından, Cemal'in beklenmedik dönüşüyle yeniden kesişivermişti.
Telaffuz : kesişi'vermek
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Güneydoğudan esen yel, akça yel, kara yel karşıtı
2. Güneydoğu 135°'lik yön
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirini kesmek
2. Pazarlıkta, herhangi bir fiyatta anlaşmak
3. argo , argo , argo , argo , Erkek ve kadın, bakışlarla anlaşmak
4. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir nokta veya çizgi üzerinde birbirine kavuşmak
ara kesit, başkesit, öz kesit
1. isim , isim , isim , isim , Bir şey enlemesine veya boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey
1. Ağacın kesiti.
1. Ağacın kesiti.
2. Bir toplumun bölümü, kesim
3. Ayırıcı özellikleriyle belirlenen süreç
1. Bu süreç, bu çok önemli yaşam kesiti bilinmez olarak kalacak.
1. Bu süreç, bu çok önemli yaşam kesiti bilinmez olarak kalacak.
4. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir cisim düz olarak kesildiğinde ortaya çıkan düzlemin biçimi, makta
1. Bir kürenin her kesiti daire biçiminde olur.
1. Bir kürenin her kesiti daire biçiminde olur.