1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesilip müşteriye gösterilerek satılan (kavun, karpuz)
1. Kesmece kavun, kesmece beyim, daha bir diyeceğin var mı / Kes kes al karpuzlarımı
1. Kesmece kavun, kesmece beyim, daha bir diyeceğin var mı / Kes kes al karpuzlarımı
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (ke'smece) Kesip bakarak beğenmek şartıyla
1. Karpuzu kesmece aldım.
1. Karpuzu kesmece aldım.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , (ke'smece) Aradaki değer ayrımını gözetmeksizin hepsi bir fiyattan
1. Bu kitapları kesmece yüzer liradan aldım.
1. Bu kitapları kesmece yüzer liradan aldım.