Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kalburlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalburlatmak işi


kalburlatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kalburdan geçirtmek


kalburüstü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Seçkin, sivrilmiş, önde gelen

Örnek:

1. Beylerbeyi, eski Boğaziçi'nin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir.

1. Beylerbeyi, eski Boğaziçi'nin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir.

2. Değerli, güzel

Örnek:

1. Bugün dahi kalburüstü üç dört oyunu hâlâ, başta Viyana ve Peşte olmak üzere, oynanır durur.

1. Bugün dahi kalburüstü üç dört oyunu hâlâ, başta Viyana ve Peşte olmak üzere, oynanır durur.

3. Başarılı


Telaffuz : kalbu'rüstü

kalburüstü kalmak
Anlamı:

1. kalburüstüne gelmek


kalburüstüne gelmek
Anlamı:

1. benzerleri arasında sivrilmiş olmak, seçkin duruma gelmek

Örnek:

1. Merkez azaları, âyandan birkaç kişi, mebusların hatırlıları ile ateşlilerden kalburüstüne gelenleri oradaydı.

1. Merkez azaları, âyandan birkaç kişi, mebusların hatırlıları ile ateşlilerden kalburüstüne gelenleri oradaydı.


kalça

İlgili Kelimeler:

kalça kemiği

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Gövdenin arka bölümünde, bacakların birleştiği yerle bel arasındaki şişkin bölge

Örnek:

1. Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı.

1. Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı.


kalça kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Yassı, geniş, girintisi ve çıkıntısı çok olan, leğen veya kemik çatının ön ve yan bölümlerini oluşturan bir çift kemik, oma


kalçalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalçası geniş olan


kalçalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Davulcuların, davulun sürtünmesine karşı giysilerini korumak amacıyla sol kalçalarına koydukları deri parçası


kalçasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalçası dar olan


kalçete
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Elle örülerek yapılan yassı halat


Lisan : İtalyanca calcetta

Telaffuz : kalçe'te

kalcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kal işi yapan kimse


kalçın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üstüne başka bir şey giyilmek için abadan veya meşinden yapılan çizme biçiminde ayak giysisi


Lisan : İtalyanca calzino

kalçıncı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalçın yapan veya satan kimse


kaldı ki
Anlamı:

1. bundan başka, bununla birlikte

Örnek:

1. Kaldı ki büyük kızı, üç çocuğunun içinde en akıllı, en parlak olanıydı.

1. Kaldı ki büyük kızı, üç çocuğunun içinde en akıllı, en parlak olanıydı.


kaldırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaldırabilmek işi


kaldırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kaldırma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Tiyatroyu kaldırabilirsiniz ve onun yerini sinema yahut televizyon tutabilir.

1. Tiyatroyu kaldırabilirsiniz ve onun yerini sinema yahut televizyon tutabilir.

2. Kaldırmaya gücü yetmek

Örnek:

1. İyi ama İngiliz donanmasının kaldıramayacağı leşi oradan nasıl kaldırabildiler.

1. İyi ama İngiliz donanmasının kaldıramayacağı leşi oradan nasıl kaldırabildiler.


kaldıraç

İlgili Kelimeler:

çatal kaldıraç

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Az bir kuvvet ile büyük bir yükü kaldırmaya yarayan, bir dayanma noktası üzerinde hareket edebilen, inip kalkabilen sert çubuk, manivela


kaldıran
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Bazı organları yukarıya doğru hareket ettiren kas


kaldırıcı
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Kriko


kaldırılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaldırılma işi


kaldırılıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaldırılıvermek işi


kaldırılıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak kaldırılmak

Örnek:

1. Bütün o hazırlıklara, dökülen paralara, verilen zamana, zahmetlere rağmen, oyun apar topar iki hafta içinde kaldırılıveriyor.

1. Bütün o hazırlıklara, dökülen paralara, verilen zamana, zahmetlere rağmen, oyun apar topar iki hafta içinde kaldırılıveriyor.


Telaffuz : kaldırılı'vermek

kaldırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaldırılmak işi

Örnek:

1. Benim bunlara itirazım yoktu. Tek itirazım, annemin oynamaya kaldırılmasıydı.

1. Benim bunlara itirazım yoktu. Tek itirazım, annemin oynamaya kaldırılmasıydı.


kaldırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kaldırma işi yapılmak

Örnek:

1. Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.

1. Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.