92406 kayıt bulundu.
kaldırım çiçeği, kaldırım işçisi, kaldırım kabadayısı, kaldırım mühendisi, kaldırım süpürgesi, kaldırım taşı, kaldırım yosması, orta kaldırım, Arnavut kaldırımı, yaya kaldırımı
1. isim , isim , isim , isim , Yaya kaldırımı
1. Döndük, karşı kaldırıma atladık.
1. Döndük, karşı kaldırıma atladık.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yollarda taşlarla yapılan döşeme
1. Araba bozuk kaldırımların üstünde sallanıyor, devrilecek gibi oluyordu.
1. Araba bozuk kaldırımların üstünde sallanıyor, devrilecek gibi oluyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Kum, çimento veya hazırlanmış yataklar üzerine parke taşı, beton blok, tuğla, bordür taşı döşeyen kimse, kaldırımcı
1. isim , isim , isim , isim , Adi ve basit, seviyesiz, yersiz veya gereksiz güç gösterisi
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Basit, seviyesiz veya ucuz kahramanlık gösterisinde bulunan kimse
1. isim , isim , alay yollu , alay yollu , isim , isim , alay yollu , alay yollu , İşsiz güçsüz sokaklarda dolaşan kimse
1. isim , isim , isim , isim , Kaldırım döşemeye elverişli olan sert bir taş türü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kaldırım taşı olan
1. Kentin kaldırım taşlı sokaklarından kalınlı inceli insan sesleriyle kabaralı adımlar duyuldu.
1. Kentin kaldırım taşlı sokaklarından kalınlı inceli insan sesleriyle kabaralı adımlar duyuldu.
1. önemini, değerini yitirmek
2. ucuz fiyatla sokakta satışa çıkarılmak
1. Bastığı hiçbir eser kaldırıma düşmemişti.
1. Bastığı hiçbir eser kaldırıma düşmemişti.
1. isim , isim , isim , isim , Kaldırım döşeyen kimse
2. argo , argo , argo , argo , Mağazada alışveriş yapan kimsenin çantasını tezgâh üzerinden kaparak çalan kimse
1. isim , isim , isim , isim , Kaldırımcının yaptığı iş
2. argo , argo , argo , argo , Kaldırımcı olma durumu
1. işsiz güçsüz dolaşmak
1. Kelli felli efendiden adamların hatta sarıklı ulemanın günden güne hırpanileşen kılıklarla, elleri boyunlarında, kaldırımları arşınladıklarını görüyorum.
1. Kelli felli efendiden adamların hatta sarıklı ulemanın günden güne hırpanileşen kılıklarla, elleri boyunlarında, kaldırımları arşınladıklarını görüyorum.
1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , Oluşu, kaldırım görünüşünü andıran (doku)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kaldırımı olmayan
1. Kasaba eski zamanlarda kaldırımsız, bakımsızdı.
1. Kasaba eski zamanlarda kaldırımsız, bakımsızdı.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Kaldırım olmadan
1. Yeni açtığı yolları geniş tutmak istiyorsa kaldırımsız döşüyor.
1. Yeni açtığı yolları geniş tutmak istiyorsa kaldırımsız döşüyor.
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak kaldırmak
1. Benim susta durmam, ellerimi kaldırıvermem daha kolay.
1. Benim susta durmam, ellerimi kaldırıvermem daha kolay.
Telaffuz : kaldırı'vermek
kaldırma kolcusu
1. isim , isim , isim , isim , Kaldırmak işi
1. Şimdi yavaş yavaş kendimize geliyoruz ama bir damak kaldırma ameliyesine muhtacız hâlâ.
1. Şimdi yavaş yavaş kendimize geliyoruz ama bir damak kaldırma ameliyesine muhtacız hâlâ.
1. isim , isim , isim , isim , Haddelenmekte olan sıcak metali gelberi ile kaldırıp paso makinesine girişi sağlayan kimse