Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kalaylı bakır küflenmez
Anlamı:

1. `temizliğini herkesin bildiği kişi ve iş lekelenemez` anlamında kullanılan bir söz


kalaysı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalayı andıran, kalaya benzeyen, kalay gibi


kalaysız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalaylanmamış (kap)

Örnek:

1. Bu tencere niçin kalaysızdır?

1. Bu tencere niçin kalaysızdır?

2. Kalayı kalmamış (kap)

3. İçinde kalay bulunmayan


kalbe (veya kalbine) doğmak
Anlamı:

1. içine doğmak


kalbe dokunmak
Anlamı:

1. acı veya üzüntü vermek


kalbe işlemek
Anlamı:

1. derin üzüntü uyandırmak


kalben
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , İçten, gönülden gelerek, yürekten

Örnek:

1. Kalben bana nasıl ahmak dediğine dikkat etmemek mümkün değildi.

1. Kalben bana nasıl ahmak dediğine dikkat etmemek mümkün değildi.


Lisan : Arapça ḳalben

Telaffuz : ka'lben

kalbî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İçten, yürekten, gönülden (gelen)


Lisan : Arapça ḳalbī

Telaffuz : kalbi:

kalbi (veya kalbini) yerinden oynamak (veya fırlamak)
Anlamı:

1. yüreği yerinden oynamak

Örnek:

1. En hafif bir hareketi kalbimizi yerinden oynatmaya yeterdi.

1. En hafif bir hareketi kalbimizi yerinden oynatmaya yeterdi.


kalbi ağzına gelmek
Anlamı:

1. yüreği ağzına gelmek

Örnek:

1. Kendisi de her fırsat düştükçe bunlarla yan yana harp ettiğini söylerken âdeta kalbi ağzına gelmiş gibi olurdu.

1. Kendisi de her fırsat düştükçe bunlarla yan yana harp ettiğini söylerken âdeta kalbi ağzına gelmiş gibi olurdu.


kalbi boş olmak
Anlamı:

1. sevgilisi bulunmamak


kalbi çarpmak
Anlamı:

1. kalbi çok vurmak

2. çok heyecanlanmak

3. yüreği çarpmak


kalbi dayanmamak
Anlamı:

1. aşırı heyecan, üzüntü, yorgunluk veya herhangi bir hastalık yüzünden kalbi durmak, ölmek

2. yüreği dayanmamak


kalbi dolu olmak
Anlamı:

1. sevgilisi olmak


kalbi ferahlamak
Anlamı:

1. yüreği ferahlamak


kalbi kararmak
Anlamı:

1. inancını kaybetmek

2. yüreği kararmak


kalbi kırık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Üzgün, ümitsiz


kalbi kırıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalbi kırık olma durumu


kalbi parçalanmak
Anlamı:

1. yüreği parçalanmak


kalbi sıkışmak
Anlamı:

1. yüreği sıkışmak


kalbi sızlamak
Anlamı:

1. yüreği sızlamak

Örnek:

1. Sekiz sene evvel İstanbul'dan kalbim sızlayarak çıktım.

1. Sekiz sene evvel İstanbul'dan kalbim sızlayarak çıktım.


kalbi temiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Saf, temiz duygulara sahip

2. Günahtan uzak durmaya çalışan


kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur
Anlamı:

1. `insanları kırmak ve üzmek, mutlu etmekten daha kolaydır` anlamında kullanılan bir söz


kalbi yırtılmak
Anlamı:

1. acı duymak

Örnek:

1. Koca Ali susar, kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı.

1. Koca Ali susar, kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı.


kalbin yolu mideden geçer
Anlamı:

1. `bir kimsenin sevgisi kazanılmak istendiğinde ona güzel yiyecekler ikram edilmelidir` anlamında kullanılan bir söz