Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kalbine girmek
Anlamı:

1. sevgisini kazanmak


kalbine göre
Anlamı:

1. gönlüne göre

Örnek:

1. Allah kalbine göre verdi.

1. Allah kalbine göre verdi.


kalbine saplanmak
Anlamı:

1. yüreğine saplanmak


kalbini açmak
Anlamı:

1. yüreğini açmak

Örnek:

1. Bir gün kalbini İclâl'e açtı.

1. Bir gün kalbini İclâl'e açtı.


kalbini burmak
Anlamı:

1. üzmek, sıkıntı vermek

Örnek:

1. Hikâyenin burası kalbimi burdu.

1. Hikâyenin burası kalbimi burdu.


kalbini çalmak
Anlamı:

1. sevgisini kazanmak, kendine âşık etmek


kalbini doldurmak
Anlamı:

1. yüreğini sevgiyle ısıtmak


Ön Takı : (birinin)

kalbini eritmek
Anlamı:

1. acımasını sağlamak, yumuşatmak

Örnek:

1. Edebiyat hocamız Ali Bey'in kalbini eritecek bir konu seçmeli, acıklı bir tarzda yazmalı.

1. Edebiyat hocamız Ali Bey'in kalbini eritecek bir konu seçmeli, acıklı bir tarzda yazmalı.


kalbini okumak
Anlamı:

1. birinin duygu ve düşüncelerini, niyetini anlamak


kalbiselim
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Temiz kalpli olan


Lisan : Arapça ḳalb + selīm

Telaffuz : ka'lbiselim

kalbiyle konuşmak
Anlamı:

1. düşüncelerini, duygu ağırlıklı bir biçimde anlatmak

Örnek:

1. Bana öyle geldi ki bu adam kafasından ziyade kalbiyle konuşuyor.

1. Bana öyle geldi ki bu adam kafasından ziyade kalbiyle konuşuyor.


kalbur

İlgili Kelimeler:

kalburabastı, kalbur kemiği, kalburüstü, mısır kalburu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek


Lisan : Arapça ġirbāl

kalbur gibi
Anlamı:

1. delikleri olan, delik deşik


kalbur kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Alın kemiğinin arkasında, kalbur gibi küçük delikleri olan, kafatasının alt ve ön bölümünü oluşturan kemik


kalbura çevirmek
Anlamı:

1. delik deşik etmek


kalbura dönmek
Anlamı:

1. delik deşik olmak


kalburabastı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beze biçimine getirilmiş hamur parçasının yassılaştırılıp ortasına ceviz içi ve yağ konarak fırında pişirilen ve piştikten sonra üzerine soğuk şeker şerbeti dökülen bir tatlı türü


kalburcu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalbur yapan veya satan kimse

2. İşi, bir şeyi kalburdan geçirmek olan kimse


kalburculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalburcunun yaptığı iş


kalburdan geçirmek
Anlamı:

1. kalbur yardımıyla ayırmak, elemek


kalburla su taşımak
Anlamı:

1. verimsiz, sonuçsuz bir işle uğraşmak


kalburlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalburlamak işi


kalburlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kalburdan geçirmek


kalburlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalburlanmak işi


kalburlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalburdan geçirilmek