Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
doğrulanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Doğrulama işine konu olmak veya doğrulama işi yapılmak

Örnek:

1. Siyasetin çok önemli bir kuralı bir kez daha doğrulanıyordu.

1. Siyasetin çok önemli bir kuralı bir kez daha doğrulanıyordu.


doğrulatabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrulatabilmek işi


doğrulatabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Doğrulatma ihtimali veya imkânı bulunmak


doğrulatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrulatmak işi


doğrulatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Herhangi bir bilginin doğru olduğunu teyit etmek


doğrulayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrulayabilmek işi


doğrulayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Doğrulama ihtimali veya imkânı bulunmak


doğrulayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrulama işi


doğrulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrulmak işi


doğrulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eğik veya eğri bir şey, düz bir duruma gelmek

2. Oturan veya yatan bir kimse toparlanmak, dik bir duruma gelmek

Örnek:

1. Sırtı dönük orta yaşlı adam doğruldu.

1. Sırtı dönük orta yaşlı adam doğruldu.

3. -e , -e , -e , -e , Yönelmek

Örnek:

1. Çocuk hızlı, paytak adımlarla parkın kapısına doğruldu.

1. Çocuk hızlı, paytak adımlarla parkın kapısına doğruldu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yeniden güçlenmek, kalkınmak

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Para sağlanmak, kazanılmak

Örnek:

1. Nasıl, gündelik doğruldu mu?

1. Nasıl, gündelik doğruldu mu?


doğrultabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrultabilmek işi


doğrultabilmek fiil
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrultma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Doğrultmaya gücü yetmek


doğrultma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrultmak işi


doğrultmaç
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , İki yönlü bir dalgalı akımı, bir yönlü doğru akıma çevirmeye yarayan aygıt, redresör


doğrultmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek

Örnek:

1. Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı.

1. Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı.

2. Düzeltmek

Örnek:

1. Yanlışları doğrultmak.

1. Yanlışları doğrultmak.

3. Yöneltmek

Örnek:

1. Ancak delikanlı, kargının sapını yere gömüp ucunu ata doğrultarak hasmının saldırısını engelliyordu.

1. Ancak delikanlı, kargının sapını yere gömüp ucunu ata doğrultarak hasmının saldırısını engelliyordu.

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yön bulmak

Örnek:

1. Karşıki tepeye bakarak yolu doğrultup geldim.

1. Karşıki tepeye bakarak yolu doğrultup geldim.

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Para sağlamak, kazanmak

Örnek:

1. Bütçemizi doğrultur, pansiyoner olmaktan vazgeçeriz.

1. Bütçemizi doğrultur, pansiyoner olmaktan vazgeçeriz.


doğrultman
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir nokta veya bir çizginin hareketine yön vererek bu hareketi yöneten şey

2. matematik , matematik , matematik , matematik , Çizgi oluşturan noktanın veya yüzey oluşturan çizginin yönelmesi gereken doğrultuyu gösteren çizgi veya düzlem


doğrultu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yön, istikamet

Örnek:

1. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda ... devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.

1. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda ... devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.

2. Tutulan, izlenen yol

3. matematik , matematik , matematik , matematik , Paralel olmayan iki sonsuz doğruyu birbirinden ayırt ettiren durum

Örnek:

1. Düz gittiği veya geldiği düşünülen bir okun uzayda kalan izi, okun doğrultusunu gösterir.

1. Düz gittiği veya geldiği düşünülen bir okun uzayda kalan izi, okun doğrultusunu gösterir.

4. matematik , matematik , matematik , matematik , Belli bir sonsuz doğrunun belirttiği tek yol, istikamet


doğrultuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrultma işi


doğrulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Bir doğru boyunca olan, müstakim

Örnek:

1. Doğrulu hareket.

1. Doğrulu hareket.


doğruluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğru ve dürüst olma durumu, doğru olana yakışır davranış, dürüstlük, adalet

Örnek:

1. Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma / Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma

1. Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma / Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Düşüncenin gerçekle uyuşması, yargı ve önermelerin gerçeğe uygun olması


doğrulum

İlgili Kelimeler:

güne doğrulum, ışığa doğrulum, yere doğrulum, kimya doğrulumu

Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Yönelim


doğruluş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğrulma işi


doğruluverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğruluvermek işi


doğruluvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aniden doğrulmak

Örnek:

1. Yahya Kemal, ağzının iki yanından pastasının çikolatası sızarken doğruluverdi.

1. Yahya Kemal, ağzının iki yanından pastasının çikolatası sızarken doğruluverdi.


Telaffuz : doğrulu'vermek

doğrunun yardımcısı Allah'tır
Anlamı:

1. `işlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Tanrı her zaman yardım eder` anlamında kullanılan bir söz