92406 kayıt bulundu.
1. her ne olursa olsun inandığı ilkelere bağlı kalmak
1. Bunları asla yapmayacağımı biliyorsun, su testisi su yolunda kırılır; ben doğru bildiğim yoldan ayrılmayacağım.
1. Bunları asla yapmayacağımı biliyorsun, su testisi su yolunda kırılır; ben doğru bildiğim yoldan ayrılmayacağım.
1. uygun görmek, onamak
1. Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz?
1. Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz?
1. gerçek olduğu anlaşılmak
1. Bu bari doğru çıksaydı, yazarlığıma geçmişte bir ipucu bulacaktım.
1. Bu bari doğru çıksaydı, yazarlığıma geçmişte bir ipucu bulacaktım.
1. `en doğrusu şudur ki` anlamında kullanılan bir söz
1. Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur.
1. Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kusursuz, yanlışsız
1. Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur.
1. Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız bir biçimde
1. Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz.
1. Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz.
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Birbirine bağlı olan ve biri arttığında öteki de artan iki büyüklük arasındaki bağıntı
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Birbirine bağlı olan ve biri arttığında öteki de artan
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Doğru üzerinde iki nokta ile sınırlanmış parça
1. doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz
1. `eksikleri, yanlışları, yolsuzlukları bütün çıplaklığıyla ortaya koyan ve eleştiren söz, bu işi yapanlara acı gelir` anlamında kullanılan bir söz
1. `sözün doğruluğunda kuşku yoksa yemine gerek yoktur` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Her türlü kötülükten uzak olan tutum, hak yolu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğruya yakın
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (do'ğruca) Hiçbir yöne sapmadan, dolaylı olmayarak, dolaşmayarak
1. Belki doğruca Ankara'ya dönersin, değil mi?
1. Belki doğruca Ankara'ya dönersin, değil mi?
doğrucu Davut
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Her şeyin doğrusunu söylemeyi huy edinmiş olan, harbici
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Her şeyin doğrusunu yapmayı veya söylemeyi huy edinmiş kimse
Telaffuz : doğrucu davudu
1. isim , isim , isim , isim , Doğrucu olma durumu, harbicilik
1. Gönüllü doğruculuğun o kadarı tatlı anılar edinme şanslarını büyük çapta kısıtlar.
1. Gönüllü doğruculuğun o kadarı tatlı anılar edinme şanslarını büyük çapta kısıtlar.
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir insanın söz ve hareketleriyle düşünüşünün, kanaat ve inançlarının uyuşması
doğrudan doğruya
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aracısız
1. Doğrudan pazarlık.
1. Doğrudan pazarlık.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Aracısız olarak, herhangi bir aracı kullanmadan
1. Devreye girmeselerdi seninle doğrudan görüşmek niyetindeydim.
1. Devreye girmeselerdi seninle doğrudan görüşmek niyetindeydim.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dolaysız, araçsız, aracısız, araya başka bir şey girmeden, resen
1. Sonra temaşa kelimesi doğrudan doğruya tiyatro kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır.
1. Sonra temaşa kelimesi doğrudan doğruya tiyatro kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır.
1. isim , isim , isim , isim , Doğrulamak işi, teyit, tasdik, konfirmasyon
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir varsayımın doğruluğunu denetlemek için deney ve mantıksal tanıtlama yoluyla yapılan işlemlerin bütünü
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin doğru olduğunu ortaya koymak, desteklemek, gerçeklemek, teyit etmek, tasdik etmek
1. Ağzı kilitli halktan ve senden başka beni doğrulayan yok.
1. Ağzı kilitli halktan ve senden başka beni doğrulayan yok.
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir önermenin doğruluğunu veya yanlışlığını belirlemek amacıyla olayları inceleyip araştırmak