1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kusursuz, yanlışsız
1. Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur.
1. Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız bir biçimde
1. Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz.
1. Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz.