Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dipnot
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi, haşiye


dipnot düşmek
Anlamı:

1. eklemek, açıklama yapmak


dipsiz

İlgili Kelimeler:

dipsiz kuyu, dipsiz testi

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dibi olmayan

Örnek:

1. Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler.

1. Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler.


dipsiz doruksuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Abartılı

Örnek:

1. İğde gibi yersin bu dipsiz doruksuz lafları, bin tanesi bir bebek doyurmaz.

1. İğde gibi yersin bu dipsiz doruksuz lafları, bin tanesi bir bebek doyurmaz.


dipsiz kile, boş ambar
Anlamı:

1. para, mal tutmayanın durumunu veya bir iş için boş yere uğraşıldığını anlatan bir söz

Örnek:

1. Politika ne nankör bir meslek, ne dipsiz kile, boş ambar imiş.

1. Politika ne nankör bir meslek, ne dipsiz kile, boş ambar imiş.


dipsiz kuyu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonuç alınmayan

2. Sonu gelmeyen


dipsiz testi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Eline geçen para veya malı hesapsızca, boş yere harcayan


dipsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dipsiz olma durumu

Örnek:

1. Hocanın sorusuyla annesinin anlatışı karşısında yalnızlığının dipsizliğini bir kere daha ölçmüştü.

1. Hocanın sorusuyla annesinin anlatışı karşısında yalnızlığının dipsizliğini bir kere daha ölçmüştü.


dıramudana
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Bir rüzgâr türü

Örnek:

1. Kışın sırtındaki paltoyu artık ne dıramudana ne de levanti rüzgârı uçurabiliyordu.

1. Kışın sırtındaki paltoyu artık ne dıramudana ne de levanti rüzgârı uçurabiliyordu.


Lisan : Rumca

dirayet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ruh bilimi , ruh bilimi , İnce şeyleri kavrayış

Örnek:

1. Dikkat ve dirayetiyle her işin yolunda yürümesini temin etmişti.

1. Dikkat ve dirayetiyle her işin yolunda yürümesini temin etmişti.

2. Zekâ

3. Beceriklilik


Lisan : Arapça dirāyet

Telaffuz : dira:yet

dirayetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dirayeti olan

Örnek:

1. Oğulları arasında en dirayetli ve en cesuru Selim'di.

1. Oğulları arasında en dirayetli ve en cesuru Selim'di.


dirayetlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dirayetli olma durumu


dirayetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dirayeti olmayan


dirayetsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dirayetsiz olma durumu


dırdır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bezginlik verecek biçimde söylenen söz

Örnek:

1. Karı dırdırından başının şiştiğini ikide bir yana yakıla anlatıyordu.

1. Karı dırdırından başının şiştiğini ikide bir yana yakıla anlatıyordu.


dırdırcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bezdirici söz etme alışkanlığı olan, geveze, yerli yersiz konuşan (kimse)

Örnek:

1. Bir kere dırdırcı bir tabiatı vardı. Bir şeyden memnun olmaz, vara yoğa söylenirdi.

1. Bir kere dırdırcı bir tabiatı vardı. Bir şeyden memnun olmaz, vara yoğa söylenirdi.


dırdırcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dırdırcı olma durumu


dırdırlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dırdırlanmak işi


dırdırlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Dırdır etmek


direk

İlgili Kelimeler:

ana direk, mum direk, orta direk, temel direk, bayrak direği, burun direği, can direği, çadır direği, elektrik direği, korner direği, telefon direği, telgraf direği, temel direği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek

Örnek:

1. Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır.

1. Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır.

2. Sütun

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değerli, saygın, önde gelen kimse

Örnek:

1. Evin direği babamdır.

1. Evin direği babamdır.


direk gibi
Anlamı:

1. sağlam, iri yapılı


direkçi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Alamana kayıklarında direğe çıkarak gözcülük yapan kimse


direkçilik
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Direkçinin yaptığı iş


direkli

İlgili Kelimeler:

çift direkli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Direği olan

Örnek:

1. Altı direkli çadırın etrafı fırdolayı açıktı.

1. Altı direkli çadırın etrafı fırdolayı açıktı.


direklik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Direk yapmaya elverişli (ağaç)