92406 kayıt bulundu.
1. başkalarını eleştirirken kendisi de aynı yanlışı yapan kimse için kullanılan bir söz
1. argo , argo , argo , argo , öfke, kızgınlık vb. duyguları belirtmek için kullanılan bir ilenme sözü
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın dinmek
1. Eli yarama dokunur dokunmaz bütün sızılarım birden diniverecek.
1. Eli yarama dokunur dokunmaz bütün sızılarım birden diniverecek.
Telaffuz : dini'vermek
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek
2. Şayak, aba vb.ni dövmek için kullanılan araç
dinleme salonu
1. isim , isim , isim , isim , Dinlemek işi
1. Bir süredir günün değişik saatlerinde aşağıyı dinlemeyi huy edinmişti.
1. Bir süredir günün değişik saatlerinde aşağıyı dinlemeyi huy edinmişti.
1. isim , isim , isim , isim , Müzik, tiyatro eserlerini dinletmek, radyo televizyon yayınları yapmak veya ses kaydetmek amacıyla akustiği sağlanmış salon, oditoryum
1. -i , -i , -i , -i , İşitmek için kulak vermek
1. Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim.
1. Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim.
2. Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak
1. Beni dinlersen bu işten vazgeç.
1. Beni dinlersen bu işten vazgeç.
3. Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek
1. Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler.
1. Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uymak, baş eğmek, itaat etmek
1. Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar.
1. Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar.
çerağ dinlendirme
1. isim , isim , isim , isim , Dinlendirmek işi
1. -i , -i , -i , -i , Dinlenmesini sağlamak
1. Arada bir yorgun başımı dinlendirmek üzere Suadiye taraflarında tek başıma gezmeye çıkıyorum.
1. Arada bir yorgun başımı dinlendirmek üzere Suadiye taraflarında tek başıma gezmeye çıkıyorum.
2. Durulmaya bırakmak
3. Tarlayı nadasa bırakmak
1. Tarlayı dinlendirmek.
1. Tarlayı dinlendirmek.
4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yanan lamba, ateş vb.ni söndürmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dinlenme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Halktan biri olarak oturup dinlenebileceğiniz ucuz bir kahve kalmamıştır artık.
1. Halktan biri olarak oturup dinlenebileceğiniz ucuz bir kahve kalmamıştır artık.
dinlenme salonu
1. isim , isim , isim , isim , Dinlenmek (I) işi, istirahat
1. Kendisine bir yere oturup dinlenmeyi teklif ettim.
1. Kendisine bir yere oturup dinlenmeyi teklif ettim.
1. isim , isim , isim , isim , İstirahat etmek, dinlenmek için ayrılmış salon
durup dinlenmeden
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Güç kazanmak için çalışmaya ara vermek, yorgunluğunu gidermek, soluklanmak, istirahat etmek
1. Pervin biraz dinlendikten sonra ayağa kalktı.
1. Pervin biraz dinlendikten sonra ayağa kalktı.
2. Bazı yiyecek ve içecekleri, tadını arttırma, kolay pişmesini sağlama vb. sebeplerle bir süre bekletmek