dinlemek

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İşitmek için kulak vermek

Örnek:

1. Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim.

1. Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim.

2. Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak

Örnek:

1. Beni dinlersen bu işten vazgeç.

1. Beni dinlersen bu işten vazgeç.

3. Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek

Örnek:

1. Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler.

1. Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uymak, baş eğmek, itaat etmek

Örnek:

1. Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar.

1. Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar.