92406 kayıt bulundu.
1. `cansız nesneler konuşabilseler bazı olaylara tanıklık da edebilirler` anlamında kullanılan bir söz
1. Galata sokaklarının dili olsa da anlatsa...
1. Galata sokaklarının dili olsa da anlatsa...
1. konuşma sırasında kelimeleri yanlış söylemek
1. Bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm.
1. Bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm.
2. istenmeyen bir konudan söz etmek
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Serbestçe, kolaylıkla konuşamayan (kimse)
1. sevinç, korku, şaşkınlık vb. sebeplerle birdenbire söz söyleyemez olmak
1. Elmas'ın dili tutulmuştu. Çıt çıkarmadan bakıyordu sadece.
1. Elmas'ın dili tutulmuştu. Çıt çıkarmadan bakıyordu sadece.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İncitici sözler söyleyen, küstah, saygısız (kimse)
1. bir sözü söylemeye gönlü razı olmamak
1. Süleyman Kâhyaya söylemeye kimsenin dili varmıyor, gücü yetmiyordu.
1. Süleyman Kâhyaya söylemeye kimsenin dili varmıyor, gücü yetmiyordu.
1. üzüntü ve eziyet çekmek, zarara uğramak
1. Otobüs yolculuğundan bir hayli dilim yandı.
1. Otobüs yolculuğundan bir hayli dilim yandı.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , bıkmak, nefret etmek
1. Şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek.
1. Şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yabancı bir dili kolaylıkla öğrenme yeteneği olan
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Gönül kırıcı sözler söyleyen (kimse)
dilim dilim, baklava dilimi, saat dilimi, vergi dilimi
1. isim , isim , isim , isim , Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça
1. Ekmek satan yer yokmuş, bir dilim kek alabilmek üzere bir pastacıya giriyorum.
1. Ekmek satan yer yokmuş, bir dilim kek alabilmek üzere bir pastacıya giriyorum.
2. Radyatör parçalarından her biri
3. Belli ölçülere göre oluşmuş bölüm
4. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Parça parça
1. Karpuzu dilim dilim kestiler.
1. Karpuzu dilim dilim kestiler.
1. `kişinin başına ne gelirse dilini tutmamasından gelir` anlamında kullanılan bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dilimlenme ihtimali veya imkânı bulunmak