Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
diletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diletmek işi


diletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dilenme işini yaptırmak


dileyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dileyebilmek işi


dileyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dileme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Araptan başkaları için de dileyebilirsem, herkese yeşil panjurlu küçük evler versin, herkese dilediği yerde, aç insan da kalmasın.

1. Araptan başkaları için de dileyebilirsem, herkese yeşil panjurlu küçük evler versin, herkese dilediği yerde, aç insan da kalmasın.


dileyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dileme işi, rica


dili (veya dilinin) döndüğü kadar
Anlamı:

1. söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde

Örnek:

1. Mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim.

1. Mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim.


dili açılmak
Anlamı:

1. herhangi bir sebeple konuşmayan kimse konuşmaya başlamak


dili ağırlaşmak
Anlamı:

1. hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak

Örnek:

1. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı.

1. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı.


dili alışmak
Anlamı:

1. çok kullandığı bir söze alışmak


dili bağlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Konuşamayan

2. Kendisine söylenen bir şeyi başkasına aktarmayan, sır saklayan


dili bağlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dili bağlı olma durumu


dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak)
Anlamı:

1. koşmaktan, yürümekten dolayı çok yorulmak

Örnek:

1. Koştu koştu da dili bir karış sarktı.

1. Koştu koştu da dili bir karış sarktı.


dili bir karış olmak
Anlamı:

1. fazla konuşmak, her söze karşılık vermek


dili boğazına akmak
Anlamı:

1. konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak

Örnek:

1. Kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından.

1. Kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından.


dili bozuk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir dili doğru ve düzgün konuşamayan (kimse)

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Küfürlü sözler söyleyen


dili bozukluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dili bozuk olma durumu


dili çözülmek
Anlamı:

1. konuşamayan veya susan kişi konuşmaya başlamak

Örnek:

1. Aslında ben çok az konuşan biriyim. Dilimin böyle birdenbire çözülmesi çok garip.

1. Aslında ben çok az konuşan biriyim. Dilimin böyle birdenbire çözülmesi çok garip.


dili damağına yapışmak (veya dili damağı kurumak)
Anlamı:

1. çok susamak

Örnek:

1. Kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru...

1. Kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru...


dili dolaşmak
Anlamı:

1. korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak

Örnek:

1. Vehbi dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı.

1. Vehbi dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı.


dili dönmemek
Anlamı:

1. bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek

Örnek:

1. Üstelik ben dilim dönmezken armağan ettiğim çiçeklerle konuşmuyor muyum?

1. Üstelik ben dilim dönmezken armağan ettiğim çiçeklerle konuşmuyor muyum?

2. amacını iyi anlatamamak


dili durmak
Anlamı:

1. susmak, dedikodu etmemek

Örnek:

1. Götüreceği cadı karının dili dursa neyse. Okuyup iyileştirirse herkese yayar.

1. Götüreceği cadı karının dili dursa neyse. Okuyup iyileştirirse herkese yayar.


dili durmamak
Anlamı:

1. sürekli konuşmak

2. söylenmeyecek şeyleri de söylemek, sır tutamamak


dili ensesinden çekilsin!
Anlamı:

1. bıktıracak kadar çok konuşan veya kötü sözler söyleyenler için kullanılan bir ilenme sözü


dili kılıçtan keskin olmak
Anlamı:

1. kırıcı ve ağır konuşmak


dili kurusun!
Anlamı:

1. `söz söyleyemez olsun!` anlamında kullanılan bir ilenme sözü