92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Bir tür soğutma tekniği
1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Çok yüksek soğutucu özelliği olan bir buzdolabı türü
1. isim , isim , isim , isim , Uyanılması güç uyku, ağır uyku, deliksiz uyku, taş uykusu
1. İnsanlar derin uykularından sıcak yüzlerine yağan, kirpiklerine konan karla uyandılar.
1. İnsanlar derin uykularından sıcak yüzlerine yağan, kirpiklerine konan karla uyandılar.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz derin
1. Şafak sökerken derince bir mezar kazmış bahçesine.
1. Şafak sökerken derince bir mezar kazmış bahçesine.
1. isim , isim , isim , isim , Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : de'rince
derinden derine
1. zarf , zarf , zarf , zarf , En ince ayrıntısına kadar, etraflıca
2. Pek belli olmayan uzak bir yerden
1. Derinden top sesleri aksediyordu.
1. Derinden top sesleri aksediyordu.
3. İçten
1. Elverir ki bir gün bana, derinden / Ta derinden bir gün bana `gel` desin
1. Elverir ki bir gün bana, derinden / Ta derinden bir gün bana `gel` desin
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Uzaklardan
1. Derinden derine ırmaklar ağlar / Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
1. Derinden derine ırmaklar ağlar / Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
2. En iyi biçimde, en ince ayrıntılarına kadar
1. Nitekim bu hareket yine halkı derinden derine incitmiş ve mırıltılar alıp yürümüştür.
1. Nitekim bu hareket yine halkı derinden derine incitmiş ve mırıltılar alıp yürümüştür.
1. isim , isim , isim , isim , Nevşehir iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : deri'nkuyu
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ayrıntılı olarak, derinliğine
1. Tezini, ufki ve genişliğine değil, bir burgunun açtığı delik gibi derinlemesine almıştır.
1. Tezini, ufki ve genişliğine değil, bir burgunun açtığı delik gibi derinlemesine almıştır.
Telaffuz : deri'nlemesine
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derinleşme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın derinleşmek
Telaffuz : derinleşi'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Derinleşmek durumu
1. Neşidesini okurken, birdenbire bir açılışı, bir derinleşmesi vardır.
1. Neşidesini okurken, birdenbire bir açılışı, bir derinleşmesi vardır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derin duruma gelmek
1. Akşamları derinleşen duygularım vakarlı ve içli lisanıyla konuşmaya başlardı.
1. Akşamları derinleşen duygularım vakarlı ve içli lisanıyla konuşmaya başlardı.
2. Ses kaynağı uzaklaşarak az duyulur duruma gelmek
1. Şimdi uzaklaşan yörük hayvanlarının derinleşen çıngırak seslerini işitiyor.
1. Şimdi uzaklaşan yörük hayvanlarının derinleşen çıngırak seslerini işitiyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konuda köklü, sağlam bilgi edinmek, bilgisini genişletmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derinleştirilme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derin duruma getirilmek
2. Ayrıntılarına kadar incelenmek, derinliğine incelenmek
1. -i , -i , -i , -i , Derin duruma getirmek
2. Ayrıntılarına kadar incelemek, derinliğine incelemek
1. Geliniz, sözlerinizi biraz derinleştirelim.
1. Geliniz, sözlerinizi biraz derinleştirelim.