Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
derece

İlgili Kelimeler:

derece derece, bir derece, ifrat derecede, arz derecesi, donma derecesi, eşitlik derecesi, karşılaştırma derecesi, polimerleşme derecesi, tavlama derecesi, tul derecesi, üstünlük derecesi, yakınlık derecesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe

Örnek:

1. Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı.

1. Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı.

2. edat , edat , edat , edat , Denli, kadar

Örnek:

1. Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti.

1. Beyoğlu'nda bu derece itibar görmemişti.

3. fizik , fizik , fizik , fizik , Ölçü aletlerinin ölçeğinde belirtilmiş bulunan başlıca bölümlerden her biri

Örnek:

1. Sıcakölçerin dereceleri.

1. Sıcakölçerin dereceleri.

4. fizik , fizik , fizik , fizik , Sıcaklıkölçer

Örnek:

1. Hastaların ateşini ölçen aletle, dereceyle ancak asker ocağında karşılaşabilirdi.

1. Hastaların ateşini ölçen aletle, dereceyle ancak asker ocağında karşılaşabilirdi.

5. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir çözeltinin yoğunluğunu ölçmede kullanılan birim

6. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir çemberin üç yüz altmışta birine eşit olan açı birimi

Örnek:

1. Dik açılar doksan derecedir.

1. Dik açılar doksan derecedir.

7. spor , spor , spor , spor , Başarı gösterme


Lisan : Arapça derece

derece almak
Anlamı:

1. başarı göstererek ödül kazanmak


derece derece
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Farklı farklı, değişik

Örnek:

1. Böyle kabul etmeyenin sürgünden ipe kadar derece derece ağır cezaları vardır.

1. Böyle kabul etmeyenin sürgünden ipe kadar derece derece ağır cezaları vardır.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Azar azar, yavaş yavaş, tedricen

Örnek:

1. Her yerde bize derece derece verilen kanaat, burada biraz daha tahkim edilmiş oldu.

1. Her yerde bize derece derece verilen kanaat, burada biraz daha tahkim edilmiş oldu.


dereceleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelemek işi


derecelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Derecelere ayırmak


derecelendirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelendirebilmek işi


derecelendirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Derecelendirme ihtimali veya imkânı bulunmak


derecelendirilebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelendirilebilmek işi


derecelendirilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derecelendirilme ihtimali veya imkânı bulunmak


derecelendirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelendirilmek işi


derecelendirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Derecelendirme işi yapılmak


derecelendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelendirmek işi


derecelendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dereceleme işini yaptırmak


dereceleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelenme işi


derecelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derecelenmek işi


derecelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dereceli bir biçim almak


dereceli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Derecesi olan

Örnek:

1. Balkonda orta dereceli memurlar, zabitler, kadınlar...

1. Balkonda orta dereceli memurlar, zabitler, kadınlar...

2. Derecelere ayrılmış, kademeli

Örnek:

1. Tek dereceli seçim.

1. Tek dereceli seçim.


derecesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Derecesi olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok fazla


dereceye girmek
Anlamı:

1. yarışma, sınav vb.nde üst sıralarda yer almak


derecik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük dere

Örnek:

1. Hafif inişler yokuşlar, serin derecikler, bana hep o çocukluğumun geçtiği yerleri hatırlatıyordu.

1. Hafif inişler yokuşlar, serin derecikler, bana hep o çocukluğumun geçtiği yerleri hatırlatıyordu.


derede tarla sel için, tepede harman yel için
Anlamı:

1. `elden çıkarmak istemediğimiz şeyleri tehlikeye açık durumlardan uzak tutmalıyız` anlamında kullanılan bir söz


dereden tepeden konuşmak
Anlamı:

1. ilgisiz konulardan söz etmek

Örnek:

1. Kahveler içilip dereden tepeden konuştuktan sonra yataklara kavuştuk.

1. Kahveler içilip dereden tepeden konuştuktan sonra yataklara kavuştuk.


dereke
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Aşağı derece


Lisan : Arapça dereke

derekeye düşmek
Anlamı:

1. küçülmek

Örnek:

1. Ben Bayraktar Paşazade Halûk Bey'in kızı, evime pansiyoner alacak derekeye düşeyim.

1. Ben Bayraktar Paşazade Halûk Bey'in kızı, evime pansiyoner alacak derekeye düşeyim.


Dereli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giresun iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : dere'li