Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
deme!
Anlamı:

1. (de'me) `gerçek mi?`, `yok canım!` anlamında kullanılan bir şaşma sözü


demeç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat

Örnek:

1. Yan tutmadan davranacağını ve davranılmasını isteyen demecini yaymıştı.

1. Yan tutmadan davranacağını ve davranılmasını isteyen demecini yaymıştı.


demeç vermek
Anlamı:

1. yetkili bir kimse bir konuda yayın organlarına açıklama yapmak, beyanat vermek


demediğini bırakmamak (veya koymamak)
Anlamı:

1. birisi için kırıcı, ağır, ileri geri konuşmak


demek fiil

İlgili Kelimeler:

dedikodu, dediği dedik, dediğim dedikçi

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Söylemek, söz söylemek

Örnek:

1. Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar.

1. Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar.

2. -e , -e , -e , -e , Ad vermek

Örnek:

1. Muşmulaya döngel de derler.

1. Muşmulaya döngel de derler.

3. Bir dilde karşılığı olmak

Örnek:

1. Kamer `ay` demektir.

1. Kamer `ay` demektir.

4. Herhangi bir ses çıkarmak

Örnek:

1. Küt dedi, düştü.

1. Küt dedi, düştü.

5. -e , -e , -e , -e , Herhangi bir kanıya, yargıya varmak

Örnek:

1. Bu işe herkes ne der?

1. Bu işe herkes ne der?

6. Düşünmek

7. Oranlamak

Örnek:

1. Güzellik desen onda, zenginlik desen onda.

1. Güzellik desen onda, zenginlik desen onda.

8. Ummak

Örnek:

1. Bundan sonra gelir mi dersin?

1. Bundan sonra gelir mi dersin?

9. Erişmek

Örnek:

1. Saat yedi dedi mi uyanırım.

1. Saat yedi dedi mi uyanırım.

10. Bir işe kalkışmak, yeltenmek

Örnek:

1. Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun.

1. Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun.

11. Saymak, kabul etmek

Örnek:

1. Yarım milyon dediğin nedir?

1. Yarım milyon dediğin nedir?


demek
Anlamı:

1. bir şey anlamına gelmek

Örnek:

1. Okuryazar olmak adam olmak demek değildir.

1. Okuryazar olmak adam olmak demek değildir.

2. öyle mi

Örnek:

1. Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!

1. Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!

3. yani, anlaşılan

Örnek:

1. Demek gideceksin.

1. Demek gideceksin.

4. inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü


Ön Takı : (...)

demek istemek
Anlamı:

1. bir şeyi anlatmak istemek

Örnek:

1. Gazete yazarlığını edebiyatın, sanatın dışında sayanların ne demek istediklerini hiçbir zaman anlamadım.

1. Gazete yazarlığını edebiyatın, sanatın dışında sayanların ne demek istediklerini hiçbir zaman anlamadım.

2. bir düşünceyi söylemek istemek


demek ki (veya demek oluyor ki)
Anlamı:

1. şu hâlde, öyle ise

Örnek:

1. Demek ki anlamadılar benim ne yaptığımı.

1. Demek ki anlamadılar benim ne yaptığımı.


demek olmak
Anlamı:

1. anlamına geliyor olmak

Örnek:

1. Sene `yıl` demektir, senevi de `yıllık` demek olacak.

1. Sene `yıl` demektir, senevi de `yıllık` demek olacak.


demem o (ki)
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , `benim söylemek istediğim` anlamında kullanılan bir söz


dememek
Anlamı:

1. koşullar ne olursa olsun aldırış etmemek

Örnek:

1. Yağmur kar demedi, yola çıktı.

1. Yağmur kar demedi, yola çıktı.


demet

İlgili Kelimeler:

elektron demeti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam

Örnek:

1. Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı.

1. Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı.

2. Bitki veya çiçek destesi

Örnek:

1. Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı.

1. Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı.

3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon

4. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu

5. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu


Lisan : Rumca

demetçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demet yapan kimse

2. Harman makinesini ekin demetleriyle dolduran kimse


demetçik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük demet


demetçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetçinin yaptığı iş


demetleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetlemek işi


demetlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Demet yapmak, demet durumunda ayırıp bağlamak


demetleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetlenme işi


demetlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetlenmek işi


demetlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Demet yapılmak


demetletiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetletme işi


demetletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetletmek işi


demetletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Demet yaptırmak


demetleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demetleme işi


demetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Demet biçiminde olan