92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat
1. Yan tutmadan davranacağını ve davranılmasını isteyen demecini yaymıştı.
1. Yan tutmadan davranacağını ve davranılmasını isteyen demecini yaymıştı.
1. yetkili bir kimse bir konuda yayın organlarına açıklama yapmak, beyanat vermek
dedikodu, dediği dedik, dediğim dedikçi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Söylemek, söz söylemek
1. Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar.
1. Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar.
2. -e , -e , -e , -e , Ad vermek
1. Muşmulaya döngel de derler.
1. Muşmulaya döngel de derler.
3. Bir dilde karşılığı olmak
1. Kamer `ay` demektir.
1. Kamer `ay` demektir.
4. Herhangi bir ses çıkarmak
1. Küt dedi, düştü.
1. Küt dedi, düştü.
5. -e , -e , -e , -e , Herhangi bir kanıya, yargıya varmak
1. Bu işe herkes ne der?
1. Bu işe herkes ne der?
6. Düşünmek
7. Oranlamak
1. Güzellik desen onda, zenginlik desen onda.
1. Güzellik desen onda, zenginlik desen onda.
8. Ummak
1. Bundan sonra gelir mi dersin?
1. Bundan sonra gelir mi dersin?
9. Erişmek
1. Saat yedi dedi mi uyanırım.
1. Saat yedi dedi mi uyanırım.
10. Bir işe kalkışmak, yeltenmek
1. Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun.
1. Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun.
11. Saymak, kabul etmek
1. Yarım milyon dediğin nedir?
1. Yarım milyon dediğin nedir?
1. bir şey anlamına gelmek
1. Okuryazar olmak adam olmak demek değildir.
1. Okuryazar olmak adam olmak demek değildir.
2. öyle mi
1. Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!
1. Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ!
3. yani, anlaşılan
1. Demek gideceksin.
1. Demek gideceksin.
4. inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Ön Takı : (...)
1. bir şeyi anlatmak istemek
1. Gazete yazarlığını edebiyatın, sanatın dışında sayanların ne demek istediklerini hiçbir zaman anlamadım.
1. Gazete yazarlığını edebiyatın, sanatın dışında sayanların ne demek istediklerini hiçbir zaman anlamadım.
2. bir düşünceyi söylemek istemek
1. şu hâlde, öyle ise
1. Demek ki anlamadılar benim ne yaptığımı.
1. Demek ki anlamadılar benim ne yaptığımı.
1. anlamına geliyor olmak
1. Sene `yıl` demektir, senevi de `yıllık` demek olacak.
1. Sene `yıl` demektir, senevi de `yıllık` demek olacak.
1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , `benim söylemek istediğim` anlamında kullanılan bir söz
1. koşullar ne olursa olsun aldırış etmemek
1. Yağmur kar demedi, yola çıktı.
1. Yağmur kar demedi, yola çıktı.
elektron demeti
1. isim , isim , isim , isim , Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
1. Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı.
1. Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı.
2. Bitki veya çiçek destesi
1. Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı.
1. Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı.
3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
4. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
5. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Demet yapan kimse
2. Harman makinesini ekin demetleriyle dolduran kimse