elektron demeti
1. isim , isim , isim , isim , Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
1. Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı.
1. Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı.
2. Bitki veya çiçek destesi
1. Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı.
1. Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı.
3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
4. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
5. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu
Lisan : Rumca