Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
delinme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delinmek işi


delinmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Delme işi yapılmak

Örnek:

1. Kızın kulağı delindi.

1. Kızın kulağı delindi.

2. Bir şeyde delik oluşmak

Örnek:

1. Biz burada hepimiz karaciğerimiz delinerek ölmeye mahkûmuz.

1. Biz burada hepimiz karaciğerimiz delinerek ölmeye mahkûmuz.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çiğnenmek, uyulmamak, aykırı davranılmak

Örnek:

1. Yöneticinin koyduğu yasaklar delindi.

1. Yöneticinin koyduğu yasaklar delindi.


delirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirebilmek işi


delirebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Delirme ihtimali bulunmak


deliriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirme işi


deliriverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirivermek işi


delirivermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın delirmek


Telaffuz : deliri'vermek

delirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirmek işi


delirmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Deli olmak, aklını yitirmek, çıldırmak

Örnek:

1. İkramiye kazananların delirdiklerini işitirdi.

1. İkramiye kazananların delirdiklerini işitirdi.


delirtebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirtebilmek işi


delirtebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Delirtme ihtimali veya imkânı bulunmak


delirtilebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirtilebilmek işi


delirtilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Delirtilme ihtimali bulunmak


delirtilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirtilmek işi


delirtilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Deli edilmek, çıldırtılmak


delirtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delirtmek işi


delirtmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Deli etmek, çıldırtmak


delişmen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zıpır

Örnek:

1. Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan.

1. Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan.

2. Güçlü, hareketli, sağlam yapılı

Örnek:

1. Çok heyecanlı, uyanık, sözünü sakınmaz, biraz da delişmen bir insan olduğu için Deli Murat derler.

1. Çok heyecanlı, uyanık, sözünü sakınmaz, biraz da delişmen bir insan olduğu için Deli Murat derler.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çılgın, hercai

Örnek:

1. Gönüllerini tutuşturan delişmen duygularını donduran buz gibi bir havayla dönmüşlerdi.

1. Gönüllerini tutuşturan delişmen duygularını donduran buz gibi bir havayla dönmüşlerdi.


delişmence
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Zıpırca


Telaffuz : delişme'nce

delişmenlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zıpırlık

Örnek:

1. Bir maksatla mı yoksa serseriliğinden, delişmenliğinden mi?

1. Bir maksatla mı yoksa serseriliğinden, delişmenliğinden mi?


delişmenlik etmek
Anlamı:

1. delişmence davranmak


deliverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delivermek işi


delivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya ansızın delmek


Telaffuz : deli'vermek

deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış
Anlamı:

1. `aklı kıt olan kimse, bir kez hoşuna gitmiş olan şeye benzettiği nesneyi, gerçekten ona benzemese de elde etmeye çalışır` anlamında kullanılan bir söz


deliye dönmek
Anlamı:

1. çok sevinmek

Örnek:

1. Haber aldığı gün âdeta deliye dönmüş.

1. Haber aldığı gün âdeta deliye dönmüş.

2. çok üzülmek

Örnek:

1. En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner.

1. En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner.

3. çok kızmak

Örnek:

1. Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı.

1. Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı.