Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
deli saraylı gibi
Anlamı:

1. acayip biçimde giyinen, takıp takıştıran (kimse)

Örnek:

1. Teğmenin, teyzem dediği, altmışlık, altmış beşlik, suratı hâlâ düzgünlü, kirpikleri hâlâ sürmeli, deli saraylı gibi bir kadıncağızmış.

1. Teğmenin, teyzem dediği, altmışlık, altmış beşlik, suratı hâlâ düzgünlü, kirpikleri hâlâ sürmeli, deli saraylı gibi bir kadıncağızmış.


delibaş
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Koyunlarda ve danalarda görülen tehlikeli bir hastalık

2. Huysuzluk yapan hayvan


Telaffuz : deli'baş

deliboynuz
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Erguvan


Telaffuz : deli'boynuz

delice

İlgili Kelimeler:

delice bakla, delice doğan

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Davranışları aşırı, deli gibi olan

Örnek:

1. Bu defterin içine ne delice saadetler yazmıştı.

1. Bu defterin içine ne delice saadetler yazmıştı.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (deli'ce) Delicesine

Örnek:

1. Sadi Nahit'i delice kıskanıyordu, içi bir barut fıçısı gibi hasetle doluydu.

1. Sadi Nahit'i delice kıskanıyordu, içi bir barut fıçısı gibi hasetle doluydu.

3. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Buğdaygillerden, genellikle buğday tarlalarında yetişen, tohumu zehirli, yabani bir bitki (Lolium temulentum)

4. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Aşılanmamış zeytin ağacı, yabani ağaç

5. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Atmaca, şahin


Delice
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

delice bakla
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Termiye


delice doğan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kartallar takımının kartalgiller familyasından bir tür kuş (Falco subbuteo)


delicesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aşırı bir biçimde, delice

Örnek:

1. Seni delicesine sevmeye başladım. Sevgime cevap istiyorum.

1. Seni delicesine sevmeye başladım. Sevgime cevap istiyorum.


Telaffuz : delice'sine

delici

İlgili Kelimeler:

delici kılıç

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delen, delme işini yapan kimse veya nesne

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok etkili, etkileyici

Örnek:

1. Delici bakış.

1. Delici bakış.


delici kılıç
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Eskrimde kullanılan delici özelliğe sahip bir kılıç türü, epe


delicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delici olma durumu


deliden al uslu haberi
Anlamı:

1. `deli, sır saklamasını bilmediği için haberin doğrusu ondan alınır` anlamında kullanılan bir söz


deliğe tıkmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , tutuklamak, hapsetmek

Örnek:

1. O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe.

1. O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe.


delik

İlgili Kelimeler:

delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar, küçük açıklık

Örnek:

1. Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu.

1. Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu.

2. Dar, küçük çukur

Örnek:

1. Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı.

1. Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı.

3. Küçük hayvan yuvası

Örnek:

1. Fare deliği.

1. Fare deliği.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Delinmiş olan

Örnek:

1. Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum.

1. Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum.

5. argo , argo , argo , argo , Cezaevi


delik büyük, yama küçük
Anlamı:

1. `eldeki imkânlar gerekenden çok az` anlamında kullanılan bir söz


delik deşik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Her yanı deliklerle dolu

Örnek:

1. Bütün bu işlemler sona erdiğinde, koca arazi yüzlerce köstebeğin saldırısına uğramışçasına delik deşikti.

1. Bütün bu işlemler sona erdiğinde, koca arazi yüzlerce köstebeğin saldırısına uğramışçasına delik deşikti.


delik deşik etmek
Anlamı:

1. bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak

2. bir şeyin her yanında delikler açmak

Örnek:

1. Üst üste attığı kurşunlarla hedefin içini delik deşik etmeye başlamıştı.

1. Üst üste attığı kurşunlarla hedefin içini delik deşik etmeye başlamıştı.


delik deşik olmak
Anlamı:

1. bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik oluşmak

Örnek:

1. Düşman süngüleriyle delik deşik olmaktansa tabancasını şakağına dayayıp tetiği çekmeyi düşünüyordu.

1. Düşman süngüleriyle delik deşik olmaktansa tabancasını şakağına dayayıp tetiği çekmeyi düşünüyordu.

2. bir şeyin her yanı delinmek

Örnek:

1. Adamın kuruyup kalan kanının üstüne delik deşik olan yatakların pamukları saçıldı.

1. Adamın kuruyup kalan kanının üstüne delik deşik olan yatakların pamukları saçıldı.


delik eğirmek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , hapse girmek, tutuklanmak


delikanlı

İlgili Kelimeler:

ihtiyar delikanlı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çocukluk çağından çıkmış genç erkek

Örnek:

1. Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider

1. Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sözünün eri, dürüst, namuslu (kimse)

3. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Gençlere bir seslenme sözü

Örnek:

1. Delikanlı! Buraya gel.

1. Delikanlı! Buraya gel.


delikanlıca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Delikanlıya yakışır

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (delikanlı'ca) Delikanlıya yakışır bir biçimde


delikanlılaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delikanlılaşmak işi


delikanlılaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Delikanlı olmak

2. Delikanlı gibi davranmak


delikanlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delikanlı olma durumu

Örnek:

1. Hangi tür davranışın delikanlılığa daha uygun olduğu konusunda bir türlü karara varamazlardı.

1. Hangi tür davranışın delikanlılığa daha uygun olduğu konusunda bir türlü karara varamazlardı.


delikleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Delikleşmek işi