92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Yoğunlukölçer
Lisan : Fransızca densimètre
Telaffuz : dansime'tre
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Özgül ağırlık
Lisan : Fransızca densité
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dans edilen
1. Bizim bakanlığın danslı bir yemeği var, tek kişilik bir davetiye verdiler.
1. Bizim bakanlığın danslı bir yemeği var, tek kişilik bir davetiye verdiler.
1. isim , isim , isim , isim , Dans etmeyi meslek edinmiş erkek
Lisan : Fransızca danseur
1. isim , isim , isim , isim , Dans etmeyi meslek edinmiş kadın
Lisan : Fransızca danseuse
dantel ağacı
1. isim , isim , isim , isim , Her türlü iplikle örülen veya bir kumaşın kenarına işlenen türlü biçimde ince ve ağ görünümünde örgü, tentene
1. Gözlerini açıp Maviş Hanım'ı elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel örüyor görmüyor mu?
1. Gözlerini açıp Maviş Hanım'ı elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel örüyor görmüyor mu?
Lisan : Fransızca dentelle
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dulaptal otugillerden, Antil Adaları'nda yetişen, sünger gibi kullanılan, kabuk lifleri dantele benzeyen bir ağaç (Lagetta)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dar
1. Karanlık ve kaldırımları bozuk bu dapdaracık sokağa saptılar.
1. Karanlık ve kaldırımları bozuk bu dapdaracık sokağa saptılar.
Telaffuz : da'pdaracık
darağacı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk
Lisan : Farsça dār
dar açı, dar aralık, darboğaz, dar boğaz, dar darına, dar gelirli, dar görüşlü, dar hat, dar kafalı, dar paça, dar ünlü, dar vakit, dar zaman, dara dar, darı darına, gönlü dar, havsalası dar, içi dar, ufku dar, yüreği dar
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı
1. Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım.
1. Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım.
2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro
1. Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu.
1. Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu.
3. Az, elverişsiz, sınırlı
1. Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz.
1. Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz.
4. Sıkıntılı
1. Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?
1. Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yetersiz
1. Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar.
1. Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar.
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Güçlükle, ucu ucuna, ancak
1. En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler.
1. En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler.
darıdünya, darülaceze, darülbedayi, darüleytam, darülfünun, darüşşifa
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ev
Lisan : Arapça dār
Telaffuz : da:r
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yurt
Lisan : Arapça dār
Telaffuz : da:r
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Ölçüsü 90 dereceden küçük olan açı
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verilmesi sırasında geçen kısa süre
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Kanyon
1. Dar boğazda deniz gece gündüz çalkantılıdır.
1. Dar boğazda deniz gece gündüz çalkantılıdır.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geliri normal bir geçim sağlamaya yetişmeyen, geçim sıkıntısı çeken (kimse)
1. sıkıntı ve huzursuzluk vermek
1. Acaba bu içinde yaşadığımız hava neden bu kadar dar geliyor?
1. Acaba bu içinde yaşadığımız hava neden bu kadar dar geliyor?