Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dansimetre
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Yoğunlukölçer


Lisan : Fransızca densimètre

Telaffuz : dansime'tre

dansite
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Özgül ağırlık


Lisan : Fransızca densité

danslı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dans edilen

Örnek:

1. Bizim bakanlığın danslı bir yemeği var, tek kişilik bir davetiye verdiler.

1. Bizim bakanlığın danslı bir yemeği var, tek kişilik bir davetiye verdiler.


dansör
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dans etmeyi meslek edinmiş erkek


Lisan : Fransızca danseur

dansörlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dansörün işi veya mesleği


dansöz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dans etmeyi meslek edinmiş kadın


Lisan : Fransızca danseuse

dansözlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dansözün işi veya mesleği


danssız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dans edilmeyen


dantel

İlgili Kelimeler:

dantel ağacı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Her türlü iplikle örülen veya bir kumaşın kenarına işlenen türlü biçimde ince ve ağ görünümünde örgü, tentene

Örnek:

1. Gözlerini açıp Maviş Hanım'ı elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel örüyor görmüyor mu?

1. Gözlerini açıp Maviş Hanım'ı elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel örüyor görmüyor mu?


Lisan : Fransızca dentelle

dantel ağacı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dulaptal otugillerden, Antil Adaları'nda yetişen, sünger gibi kullanılan, kabuk lifleri dantele benzeyen bir ağaç (Lagetta)


dantelli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Danteli olan, tenteneli


dantelsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Danteli olmayan, tentenesiz


dapdar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dar


Telaffuz : da'pdar

dapdaracık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dar

Örnek:

1. Karanlık ve kaldırımları bozuk bu dapdaracık sokağa saptılar.

1. Karanlık ve kaldırımları bozuk bu dapdaracık sokağa saptılar.


Telaffuz : da'pdaracık

dar

İlgili Kelimeler:

darağacı

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk


Lisan : Farsça dār

dar

İlgili Kelimeler:

dar açı, dar aralık, darboğaz, dar boğaz, dar darına, dar gelirli, dar görüşlü, dar hat, dar kafalı, dar paça, dar ünlü, dar vakit, dar zaman, dara dar, darı darına, gönlü dar, havsalası dar, içi dar, ufku dar, yüreği dar

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı

Örnek:

1. Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım.

1. Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım.

2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro

Örnek:

1. Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu.

1. Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu.

3. Az, elverişsiz, sınırlı

Örnek:

1. Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz.

1. Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz.

4. Sıkıntılı

Örnek:

1. Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?

1. Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yetersiz

Örnek:

1. Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar.

1. Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar.

6. zarf , zarf , zarf , zarf , Güçlükle, ucu ucuna, ancak

Örnek:

1. En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler.

1. En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler.


dar

İlgili Kelimeler:

darıdünya, darülaceze, darülbedayi, darüleytam, darülfünun, darüşşifa

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ev


Lisan : Arapça dār

Telaffuz : da:r

dar
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yurt


Lisan : Arapça dār

Telaffuz : da:r

dar açı
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Ölçüsü 90 dereceden küçük olan açı


dar aralık
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verilmesi sırasında geçen kısa süre


dar boğaz
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Kanyon

Örnek:

1. Dar boğazda deniz gece gündüz çalkantılıdır.

1. Dar boğazda deniz gece gündüz çalkantılıdır.


dar darına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Darı darına


dar gelirli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geliri normal bir geçim sağlamaya yetişmeyen, geçim sıkıntısı çeken (kimse)


dar gelirlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar gelirli olma durumu


dar gelmek
Anlamı:

1. sıkıntı ve huzursuzluk vermek

Örnek:

1. Acaba bu içinde yaşadığımız hava neden bu kadar dar geliyor?

1. Acaba bu içinde yaşadığımız hava neden bu kadar dar geliyor?