Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dar görüşlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeni ve değişik görüşleri benimsemeyen, anlayış göstermeyen (kimse), kısa görüşlü


dar görüşlülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar görüşlü olma durumu, kısa görüşlülük

Örnek:

1. Oysa ne dar görüşlülüğün dar mekânla ne de geniş görüşlü olmanın geniş mekânlarda yaşamakla bir bağlantısı var.

1. Oysa ne dar görüşlülüğün dar mekânla ne de geniş görüşlü olmanın geniş mekânlarda yaşamakla bir bağlantısı var.


dar hat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar demir yolu


dar kaçmak
Anlamı:

1. istemediği bir çevreden kendini dışarı atmak


dar kafalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kavrayışı az, anlayışı kıt, yenilikleri benimseyecek yetenekten yoksun (kimse)

Örnek:

1. Bu derece taassup gösterecek bir dar kafalı olmamalı idi.

1. Bu derece taassup gösterecek bir dar kafalı olmamalı idi.


dar kafalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar kafalı olma durumu


dar paça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eni normal ölçüden daha dar olan pantolon veya şalvar paçası


dar ünlü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Alt çenenin az açılmasıyla oluşan ünlü: u, ü


dar vakit
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar zaman

Örnek:

1. Arkadaşını böyle dar vakit eşeğin üstünde görünce koştu.

1. Arkadaşını böyle dar vakit eşeğin üstünde görünce koştu.


dar zaman
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok kısa bir süre, dar vakit

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zorluk, üzüntü, sıkıntı ve yokluk içinde geçen süre, dar vakit

Örnek:

1. Benim dar zamanlarımda biricik yardımcım olmuş, beni rahat ettirerek annemin yanına dönmüştü.

1. Benim dar zamanlarımda biricik yardımcım olmuş, beni rahat ettirerek annemin yanına dönmüştü.


dara
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı

2. Terazide dengeyi sağlamak için hafif gelen kefeye ağırlık olarak konulan taş, demir, çivi vb., abra

3. İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı


Lisan : İtalyanca tara

Telaffuz : da'ra

dara boğmak
Anlamı:

1. birinin güç durumundan yararlanmak


dara dar
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Güçlükle, ancak, son dakikada

Örnek:

1. İngiliz süngüsünden dara dar başını kurtaracaktı.

1. İngiliz süngüsünden dara dar başını kurtaracaktı.


dara düşmek
Anlamı:

1. para sıkıntısına düşmek

Örnek:

1. Madam onu çocuğu gibi seviyordu. Dara düştüğü günlerde hizmetini hiç aksatmadan para mara istemedi.

1. Madam onu çocuğu gibi seviyordu. Dara düştüğü günlerde hizmetini hiç aksatmadan para mara istemedi.


dara gelmek
Anlamı:

1. aceleye gelmek

2. mecbur olmak


dara getirmek
Anlamı:

1. aceleye getirmek


daraban
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kalp vuruşu, kalp atışı


Lisan : Arapça arabān

Telaffuz : daraba:nı

daraç
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dar

Örnek:

1. Başını, geçtiğimiz daraç bir sokaktaki yamru yumru karanlık evlerin arasından görünen gökyüzünün mavi boşluğuna doğru kaldırarak geniş soluklar alıyor.

1. Başını, geçtiğimiz daraç bir sokaktaki yamru yumru karanlık evlerin arasından görünen gökyüzünün mavi boşluğuna doğru kaldırarak geniş soluklar alıyor.


daracık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dar

Örnek:

1. Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu.

1. Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu.


darağacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İdam cezası alanları asmak için kurulan sehpa, yağlı ip

Örnek:

1. Atımı bağladım darağacına / Perçemim dolaştı dolambacıma

1. Atımı bağladım darağacına / Perçemim dolaştı dolambacıma


Telaffuz : da'rağacı

darağacına çekmek
Anlamı:

1. idam cezası alan bir kimseyi asmak

Örnek:

1. Darağacına çekilmiş bir adam gibi göğsüm, nefes borularım birdenbire tıkanıverdi.

1. Darağacına çekilmiş bir adam gibi göğsüm, nefes borularım birdenbire tıkanıverdi.


daralabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Daralabilmek işi


daralabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Daralma ihtimali veya imkânı bulunmak


daralış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Daralma işi


daralıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Daralıvermek işi