Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çuvallayıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın çuvallamak


Telaffuz : çuvallayı'vermek

çuvallı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çuvallanmış veya çuvalı olan


çuvalsız

İlgili Kelimeler:

çulsuz çuvalsız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çuvallanmamış veya çuvalı olmayan


Çuvaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İdil Irmağı kıyısındaki Çuvaşistan Federe Cumhuriyeti'nde oturan, Türk soyundan bir halk veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

Çuvaşça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çuvaş Türkçesi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu Türkçeyle yazılmış olan


Özel: Evet

cüz

İlgili Kelimeler:

mütemmim cüz

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri

2. Fasikül

3. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'ın bölünmüş olduğu otuz parçadan her biri


Lisan : Arapça cuzʾ

cüzdan

İlgili Kelimeler:

banka cüzdanı, hesap cüzdanı, hüviyet cüzdanı, liman cüzdanı, nüfus cüzdanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Para, kâğıt vb. koymaya yarayan küçük çanta

Örnek:

1. Yine heybeyi omzuma astım, cüzdanımı çıkardım.

1. Yine heybeyi omzuma astım, cüzdanımı çıkardım.

2. Bir kimsenin kimliğini bildirmek için resmî bir yerden kendisine verilen, cep defteri biçimindeki belge

Örnek:

1. Nüfus cüzdanı.

1. Nüfus cüzdanı.

2. Evlenme cüzdanı.

2. Evlenme cüzdanı.


Lisan : Arapça cuzʾ + Farsça -dān

cüzi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Az, azıcık, pek az

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Tikel


Lisan : Arapça cuzʾī

Telaffuz : cüzi:

cüzzam
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Hansen basilinin sebep olduğu, sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı etkileyebilen bulaşıcı bir hastalık, miskin hastalığı, lepra


Lisan : Arapça cuẕām

Telaffuz : cüzza:mı

cüzzamlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Cüzzam hastalığına tutulmuş olan, alaten

Örnek:

1. Yüzün de bir tuhaf olmuş senin. Yoksa cüzzamlı mısın?

1. Yüzün de bir tuhaf olmuş senin. Yoksa cüzzamlı mısın?


D
Anlamı:

1. kimya , kimya , kimya , kimya , Döteryum elementinin simgesi


d, D
Anlamı:

1. Türk alfabesinin beşinci sırasında yer alan ve De adı verilen bu harf, ses bilimi bakımından yumuşak, patlayıcı diş eti ünsüzünü gösterir

2. müzik , müzik , müzik , müzik , Nota işaretlerini harflerle gösterme yönteminde re sesini bildirir

3. Romen rakamlarında 500 sayısını gösterir


da / de
Anlamı:

1. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Daha önce geçmiş bir cümle veya eş görevli öge ile sonraki arasında `-den başka` anlamıyla ilişki kuran bir söz

2. Azarlama, yalvarma, küçümseme, yakınma, övme anlamlarında iki cümleyi bağlayan bir söz

Örnek:

1. İş bulamayanlar kahveden de dürülüp çıkarılırlarsa bilmem artık nereye giderler?

1. İş bulamayanlar kahveden de dürülüp çıkarılırlarsa bilmem artık nereye giderler?

3. `Dahi` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. İşlerim var. Sen de peşime takıl benimle in, sonra ne halt edersen et.

1. İşlerim var. Sen de peşime takıl benimle in, sonra ne halt edersen et.

4. `Üstelik` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Gazetelerde bir haber okudum. Bu haber bugüne kadar yalanlanmadı da.

1. Gazetelerde bir haber okudum. Bu haber bugüne kadar yalanlanmadı da.

5. Karşıt anlamlı cümleleri pekiştirerek bağlayan bir söz

Örnek:

1. Bütün yıl gezmiş de şimdi iş bulmaya kalkışmış.

1. Bütün yıl gezmiş de şimdi iş bulmaya kalkışmış.

6. Şart bildiren fiillerden sonra `bile` anlamına gelerek şartın geçerli olmadığını anlatan bir söz

Örnek:

1. Yatakları, yorganları bile kıt ise de hasta çocuğa yerimiz yok diyecek değiller ya.

1. Yatakları, yorganları bile kıt ise de hasta çocuğa yerimiz yok diyecek değiller ya.

7. Bazı birleşik cümleleri `ama, fakat` anlamıyla birbirine bağlayan bir söz

Örnek:

1. Allah'ımı sever gibi seviyorum da ... da'sı önemli çünkü daha askerlik yapacağım.

1. Allah'ımı sever gibi seviyorum da ... da'sı önemli çünkü daha askerlik yapacağım.

8. Bazı edat, bağlaç ve zarflardan sonra gelerek anlamı güçlendiren bir söz

Örnek:

1. Şimdi, yalnız yorgun değil, biraz da dalgın görünüyordu.

1. Şimdi, yalnız yorgun değil, biraz da dalgın görünüyordu.

9. Kendisinden önceki fiili zarf-fiil durumuna sokan bir söz

Örnek:

1. Çalıştı da başardı. Evine uğramış da kendisini görmüş.

1. Çalıştı da başardı. Evine uğramış da kendisini görmüş.

10. -erek, -ip ekli zarf-fiillerden sonra kullanılırsa temel fiilin oluş biçimini, önermenin nasıl oluştuğunu anlatan bir söz

Örnek:

1. Burası süpürülerek de temizlenir. Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var.

1. Burası süpürülerek de temizlenir. Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var.

11. Tekrarlanan iki ad, iki sıfat arasında kullanıldığında anlamı güçlendiren bir söz

Örnek:

1. Kadın da kadınmış ha!

1. Kadın da kadınmış ha!

12. Bir isteğe karşı olan fiili bağlamaya yarayan bir söz

Örnek:

1. Sınıfını geçsin de istediğini yapmaya hazırım.

1. Sınıfını geçsin de istediğini yapmaya hazırım.

13. Tekrarlanan fiiller arasında süreklilik bildiren bir söz

Örnek:

1. Bir kere ağzını açtı mı söyler de söyler. Gitmiş de gitmiş, gitmiş de gitmiş, sonunda yorulmuş.

1. Bir kere ağzını açtı mı söyler de söyler. Gitmiş de gitmiş, gitmiş de gitmiş, sonunda yorulmuş.

14. Bir şeyin yerine geçebilen iki cümlenin fiillerini birbirine bağlayan bir söz

Örnek:

1. Onu almadım da bunu aldım. Sen otur da ben gideyim. Kâğıt kalacakmış da bana zarf verecekmişsiniz.

1. Onu almadım da bunu aldım. Sen otur da ben gideyim. Kâğıt kalacakmış da bana zarf verecekmişsiniz.

15. Tekrarlanan kelimelerin arasına girerek kuvvetli istek, direnme bildiren bir söz

Örnek:

1. Çocuk, satıcıyı görünce şeker de şeker diye tutturdu.

1. Çocuk, satıcıyı görünce şeker de şeker diye tutturdu.


Dadacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dadacılık akımına bağlı olan, Dadaist


Özel: Evet

Dadacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savaşa ve toplumsal düzensizliğe karşı başkaldırmadan doğan bir sanat akımı, Dadaizm

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , 1916'da dil ve estetik kurallarını tanımayan, kelimelerin anlamlarına değer vermeyen, anlatımda başıboş ve alabildiğine çağrışımlara dayanan bir yol izleyen, bile bile kapalılığa sapan bir çığır, Dadaizm


Özel: Evet

Dadaist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dadacı


Lisan : Fransızca dadaïste

Dadaizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dadacılık


Özel: Evet

Lisan : Fransızca dadaïsme

dadanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dadanabilmek işi


dadanabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Dadanma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Dadanmaya gücü yetmek


dadandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dadandırmak işi


dadandırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Dadanmasına yol açmak

Örnek:

1. O kediyi bu kapıya sen dadandırdın.

1. O kediyi bu kapıya sen dadandırdın.


dadanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dadanma işi


dadanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dadanmak işi


dadanmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Tadını aldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek

Örnek:

1. Çocuk çikolataya pek dadandı.

1. Çocuk çikolataya pek dadandı.

2. Yarar, çıkar amacıyla veya alışkanlıkla bir yere sık uğramak, abone olmak

Örnek:

1. İkinci sene plajlara da dadandı; yüzüyor, kumda yatıp güneşleniyor, dans ediyor, kürek çekiyordu.

1. İkinci sene plajlara da dadandı; yüzüyor, kumda yatıp güneşleniyor, dans ediyor, kürek çekiyordu.


dadaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erkek kardeş

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Delikanlı, yiğit kimse

Örnek:

1. Su katılmamış bir dadaştı ve politika ile uğraşmamıştı.

1. Su katılmamış bir dadaştı ve politika ile uğraşmamıştı.

3. ünlem , ünlem , halk ağzında , halk ağzında , ünlem , ünlem , halk ağzında , halk ağzında , Yakın dostlar için kullanılan bir seslenme sözü